Oylarımızı Bölmeyelim
10 Haziran 2011 11:07:38
AKP’nin seçim öncesi attığı adım, Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının rahat olmadığını gösteriyor.
İktidar partisi genetik mutasyona uğramış bir bukalemunu andırıyor. Rengini zemine uydurmak için giriştiği her çaba, başarısızlıkla sonuçlanıyor.
Bu da, sanırım, AKP oylarındaki bariz düşmeyle ilgili bir durum. Oylardaki düşme, AKP’nin kimyasını bozmuşa benziyor.
İktidar partisi 2023’e ayarlanmış vizyon sergilemesiyle, kitlelerde rahat ve kalıcı olduğu izlemini yaratmaya çalıştı ilkten. Ama, inandırıcı olamadı.
Seçime üç gün kala açıkladığı kabine revizyonu bunun devamı…
Yaratılmak istenen hava, AKP’nin bu seçimi de rahat götüreceği ve şimdiden yeni döneme hazırlandığı havası…
Yoksa, hükümetin yapısındaki değişiklik, vatandaşı çok da ilgilendiren birşey değil…
AKP, kabine revizyonu atağı ile, kendisine “çek git” diyen Batı basınına da sosyalleşme, halklaşma mesajları vermeye çalışıyor. AB Bakanlığı ile de “Batı muhibbi” imajını pekiştirmeye…
Tayyip Erdoğan, “Dikta peşinde değilim” demeye getiriyor!..
Şu var ki, Çankaya’nın peşinde olduğu kesin! Önümüzdeki bir buçuk yıl içinde Başkanlık Sistemi’ni oturtmazsa, AKP’ye mendil sallayıp Çankaya’ya çıkmaya çalışacaktır. Tayyip Bey de görüyor ki AKP iktidarının geleceği yok!..
AKP’nin gidişini çabuklaştırmak seçmenin elinde, Pazar günü kullanılacak her oy, bir bakıma Türkiye’nin geleceğini de tayin edecek.
Emperyalist Batı, TSK’nin böylesine geriletildiği, yargının siyasallaştırıldığı koşullardan, Kemalist Devriminin temel ilkelerinin tümüyle tasfiye edileceği bir siyasal yapı ya da rejim çıkartmak peşinde!.. “AKP ile olursa ne âlâ” diyor, olmazsa CHP’yi yedekte tutmak istiyor…
Aydınlanma Devriminin öncü partisini, onu “neo”laştırarak karşı devrimin arabasına koşmak, sanıldığı kadar kolay değildir. Bu açıdan, seçmenin paranoyal yorumlara değer vermeden ve baraja takılacak oyların nafileşeceği gerçeğini gözardı etmeden oy kullanılması zorundadır.
Seçmenin, kimi olumsuz gelişmelere rağmen, AKP ile CHP’yi aynı kefeye koyan değerlendirmelere itibar etmemesi gerekiyor. CHP ile AKP’yi aynı kefeye koyan değerlendirmeler, kitlelerdeki devrimci cevherin hatalı değerlendirildiğini de gösteriyor. Bu, kitlelerden umut kesildiği anlamına da geliyor.
Örneğin bir emekçi ve emekli kenti olan Zonguldak’ta baraja takılmaları kesin durumdaki partilere veya laf olsun diye aday olmuş bağımsızlara oy vermek; maceracı, sorumsuz bir tutum olur. Oyların bölünmemesi ve Türkiye için somut bir tehlike haline gelen AKP’nin karşısında bloklaşması gerekiyor.
12 Haziran seçimi, Türkiye için bir olmak ya da olmamak seçimi haline geldi çünkü! Fantezilerle geçirecek ne vaktimiz var, ne de o kadar enerjimiz…
ETİKETLER : Yazdır