“STRATEJİK ZAFER”!
30 Haziran 2022 15:31:25
Tüm ülkelerin dış politikaları şu veya bu oranda pragmatiktir. Şu söz bunu anlatır: “Politikada dostluklar-düşmanlıklar yoktur, çıkarlar vardır.”Çıkarlar farklılaştıkça dostluklar-düşmanlıklar da farklılaşır; dünkü “düşman” “dost”, “dost” da “düşman” hâline gelir/gelebilir.
“Düşmanımın düşmanı dostumdur” özdeyişi dış politikadaki oynaklığın veciz bir ifadesidir.
Ama sanıyorum burada bir not düşmem de gerekiyor:
Dış politikanın pragmatik karakteri, karar mekanizmaları dış etkiden uzak ülkelere özgüdür. Dış politikaları genelde dışardan belirlenen ülkelerde, yani dışa bağımlı ülkelerde, pragmatizm içi-boş lâflardan ibaret hâle gelir. Çoğu kez alınan kararlar, bu yüzden ülkenin çıkarına değil, başkalarının çıkarına olur.
Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya alınması olayında Türkiye’yi yönetenlerin aldıkları birbirine ters kararlar yukarıdaki notun güncellemiş halidir.
Ne demişti Erdoğan:
“Ben bu makamda bulunduğum sürece İsveç ve Finlandiya NATO’ya giremez…”
Bu sözleri ederken haklı mıydı ?
Haklıydı. Çünkü İsveç ve Finlandiya PKK ve Suriye uzantıları ile FETÖ için tatil beldeleri gibi ! Kırmızı bültenle arananlar orada, hasta olanları oralarda tedavi ediliyor, önemli toplantılarını o ülkelerde yapıyorlar; saldırı planlarını oralarda hazırlıyorlar…Türkiye’nin iadesini istediği FETÖ ve PKK ile onun Suriye kolunun elebaşılarının bir kısmı oralarda...Bu iki ülke, “insani yardım” ayağı ile PKK’a maddi destek sağlıyor…
Erdoğan’ın İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınmasını veto edeceği kararı doğruydu kısaca.
Peki sonra ne oldu ? Döndü.
Peki niçin?
İstediğini almış mıydı ?
İktidar cephesi ile Bahçeli ve yandaş basın, U dönüşünü “stratejik başarı “ olarak yutturmaya çalışıyorlar şu sıralar ahaliye…
Hangi stratejik başarı ?
Ne verdi Türkiye’ye Finlandiya ile İsveç?
PKK’yı terör örgütü kabül etme sözü! İyi ama, NATO zaten PKK’yı terör örgütü kabül etmiyor mu? Finlandiya ve İsveç NATO’ya girince onlar da otomatik olarak PKK’yı terör örgütü kabül etmiş olmayacaklar mıydı ?
Başka ?
Ortak metinde ne FETÖ’den ve ne de PKK’nın Suriye uzantılarından terör örgütü diye sözedilmiyor. Hele FETÖ için, size göre terör örgütü demeye gelen lâflar ediliyor.
Niçin ?
Çünkü, FETÖ de, PKK ile onun Suriye uzantıları da ABD’nin kucağına oturuyor !
“Önce himayenizdeki FETÖ ve PKK örgütünün elebaşılarını iade edin, sonra vetoyu kaldırırız gibi bir şerh olsaydı metinde, “eh” derdik. Hani nerede ?
Uzatmayayım:
Olay şu:
Her zamanki gibi ABD bastırdı, bizimki kabül etti.
Daha önce de yaşamamış mıydık benzeri olayları ? Rahip Bronson olayında, Türk kökenli Alman gazeteci olayında ?
Batı’dan/ABD’den yediğimiz kaçıncı kazık bu !
Şunu merak ediyorum:
Sonuçta sözlerinin tam aksi yönde hareket edeceğini bile bile niçin böylesine iri iri lâflar ediyor ki Erdoğan ?
**
Bu arada beni şeytan dürtmüyor da değil:
Acaba diyorum, vetonun kaldırılmasının altında ABD’den istenen bazı şeyler için “okey” alınması yatıyor olabilir mi ?
Kuşkulanmamın somut bir nedeni de var:
ABD sözcüsü bir açıklama yaparak, Türkiye’nin ABD’den isteklerinin dörtlü zirvenin dışında olduğunu söyledi. Bu bir itiraf gibi geldi bana !..
**
Son söz: NATO’ya girdikten sonra bir U dönüş de İsveç ile Finlandiya da çekse, ne olacak ?
Kimbilir kaçıncı kez, “yanıldık” mı diyeceksiniz ?
ETİKETLER : Yazdır