ÜÇLEME Mİ GELİYOR ?
08 Aralik 2016 00:33:43
Türkiye, vahşi kapitalist sistemin yörüngesindeki bir ülke. Dolayısıyla sistemin bütünündeki rahatsızlıklar bize de yansıyor.
Serbest rekabetçi kapitalizmin tekelci kapitalizme (emperyalizme) dönüşmesinden bu yana (20.yüzyılın başları) böyle bu ! Sistemin bütünü, emperyalizm olayı ile birlikte sürekli bir kriz (bunalım) sürecine girdi.
Sistem çürüdü, kokuştu, asalaklaştı
Emperyalist ülkeler, bünyevi sorunlarını gelişememiş ülkelere ihraç ederek şimdilik durumu idare ediyorlar.
Dünya savaşları ile şuan Irak ve Suriyede odaklaşan lokal savaşlar, gerçekte emperyalistler arası paylaşım savaşlarıdır. (Türkiye emperyalist bir ülke değil. Emperyalizmin sultası altındaki bir ülke. Bu nedenle ülkemizin Irak ve Suriyedeki varlığını izah etmek zordur)
Sistemdeki sürekli kriz, özellikle ekonomisi kendi dinamikleriyle gelişememiş, dışarıya bağlı bizim gibi ülkelerde, sık sık derinleşme periyodlarına girer.
Dolar krizi, eni-konu derinleşen ekonomik krizin özgün (orijinal) bir biçimi.
Türkiyeyi yönetenlerin, krizi aşmak için milli paraya yönelme telkinlerinde bulunmaları, koşulların zorunlu kıldığı gel-geç (palyatif) bir önlemdir.
Çünkü vahşi kapitalizmin kendisine özgü yasaları vardır.
1000 dolar bozduranı bedava traş etmekle bu yasaları ehlileştiremeyiz.
Genel kural olarak ekonomik kriz, sosyal krize ya da halk hareketlerine yolaçar.
O da siyasal krize ! Bu üçlemenin iç-içe geçmesi, toplumsal sistem için tehlike çanlarının çalmaya başladığı anlamına gelir.
Acaba diyorum, ilk adımları atılmaya başlanan rejim değişikliği, toplumsal sistem değişikliğine yolaçabilecek üçlemenin oluşumunu geçici olarak da olsa durdurma amacını mı taşıyor ?
Öyle anlaşılıyor
Türkiyeyi yönetenlerin kamp değiştirme sinyalleri vermesinin temelinde de üçlemenin yattığını söylemek yanlış olmaz bence.
Keza, içteki (PKK ve FETÖ) ve dıştaki (Irak-Suriye) savaşların özünde de
Şöyle özetleyebiliriz:
2017, 2016yı aratacak gibi.
Çünkü kriz derinleşme eğrisinde
BASIN DA ÇÜRÜDÜ !
Ekonomik kriz ile buna koşut olarak kendisini gösteren ahlaki çöküntü, basını da önüne kattı.
Ulusalbasın için de böyle bu, yerel basın için de
Nelere tanık olmuyoruz ki !
Meslektaşının ekmek teknesine su altından saldıran cibilliyetsizlere mi ?
Üçotuz paraya asparagas habercilik (!) yapanlara mı ?
Eli-kolu bağlı savunmasız kişilere saldıran fırsatçılara çanak tutanlara mı ?..
Hastalığını bile ranta dönüştüren onursuzlara mı ?
Övüneceğim derken merd-i kıptileşenlere mi ?
Yalakalığı/yavşaklığı mesleki düstur haline getirenlere mi ?
Siyaset canbazlarına akçalı danışmanlık yapanlara mı ?
Batan teknesini su yüzünde tutmak için kalemini şantaj baltasına dönüştürenlere mi ?
Etek altında emek hırsızlığı yapanlara mı ?..
Saymakla bitmez !
Ne iyidir ki, ulusal basında olsun, yerel basında olsun kalem namusunu koruyan istisnalar da var.
Bu mesleğin on paralık saygınlığı kaldıysa eğer, onlar sayesindedir.
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış