
zehra_ciladir@hotmail.com
OĞLUM 2
21 Ekim 2025 21:55:04
Demokrasiyle yönetilen hemen bütün ülkelerin anayasalarında değişik ifadelerle basının özgür olduğu, sansür edilemeyeceği yazılıdır.
Özgür basın deyimi, bir rejimin niteliğini değil, aynı zamanda kalitesini de belirler. Herşey bir yana bir ülkede basın gerçek anlamda özgür değilse orada demokrasi yok demektir.
Nasıl böyle bir yargıya mı varıyorum ?
Şöyle:
Demokrasi, halk yönetimi anlamına gelir. Basın ise halkın sesidir. Halkın sesinin kısıldığı bir rejimde demokrasi kelimesinin içi boşalır, kabuğa döner.
**
Yeni Ufuk’un Genel Yayın Yönetmeni küçük oğlum Sina Çıladır iki satırlık bir haber yüzünden bir ayı aşkın süredir cezaevinde.
Hakaret etmemek koşuluyla yasaları eleştirmek suç değildir, yasalara uymamak suçtur.
Anayasalarında basının özgür olduğu ve sansür edilemeyeceği yazan ülkelerde eğer yasalar basın özgürlüğünü kısıtlıyorsa, o zaman ortada tuhaf bir çelişki var demektir. Çünkü hiçbir yasa, anayasaya aykırı olamaz. Basın eğer özgürse, öyle yazıyorsa anayasada, o zaman kimseye hakaret etmemek, incitmemek, yalan yazmamak, sadece gerçeği dile getirmek koşuluyla hiçbir yasa basın özgürlüğünü engellememelidir, aksi halde bu anayasaya aykırı olur. Bu da eleştiri hakkını doğurur.
Bizim anayasamızda da basının özgür olduğu yazılıdır, peki öyledir de sırf bir gerçeği haber yaptı diye oğlum niçin cezaevinde ?
**
Sina’yı şu sıralar CHP’de siyaset yaptıkları söylenen birileri ihbar etmiş. CHP, basın özgürlüğünden yana bir partidir. Eğer gerçekten öyle ise o “birilerinin” CHP’de işi ne ?
Ben nerdeyse 40 yıllık gazeteciyim. Gerçi saha gazeteciliğim çok uzun süreli olmadı ama o gün bugün gazeteciliğin hep içinde, mutfağında kaldım hâlâ da oradayım…
Sina cezaevine girdikten sonra daha da mesleğe ilgim yoğunlaştı. Biz hepimiz, meslekte 60. Yılın dolduran eşimin öğrencileriyiz. Bu aile bu topraklarda yüzyılı aşkın süredir üç kuşak gazetecik yapıyor.
Üç kuşağın da kalemlerinin dürüstlüğü yüzünden cezaevi yıllarının olduğunu eşim anlatır. Şu sıralar üçüncü kuşak da cezaevinde sırf mesleklerini yaptıkları, doğruları dile getirdikleri için !
Onlarla gurur duyuyorum.
Oğlumun yokluğunun, bir şiirden esinlenerek “cehennemin öbür adı” olduğunu yazmıştım geçenlerde. İçimde hâlâ bir cehennem oğlumun yokluğu…
**
Torunum Defne yakında 4 yaşına basacak, önemli bir gelişme olmazsa ve izin gününe rastlamazsa Sina kızının yaşgününe katılamayacak.. Defne, “uzakta çalışan” babasının niçin yanında olmadığını anlayamayacak yine, hüzünlenip bir köşeye çekilecek…
Buna yolaçanlara kızmıyorum, hiç önemsemiyorum onları. Meslekten birisi olarak beni kahreden, oğlumun yokluğunun yanısıra Türkiye’nin dünya basın özgürlüğü skalasındaki yeri !..
Sina izinli gelecek şu günlerde. Onu bu yazıyla karşılamak istedim, bir de bir demokrasi sevdalısı olarak içimi dökmek !..
ETİKETLER : Yazdır







