
KRİTİK-1: BİR YAŞIMA DAHA GİRDİM
04 Kasim 2013 23:44:16
Gerçekten de bir yaşıma daha girdim ama bu başlıkta kastedilen, sadece günlük konuşmada çok şaşırdığımız zaman kullandığımız bir tekerlemeden ibaret. Hani inanmıyorum; bir yaşıma daha girdim! deriz ya, öyle işte
28 Ekimde Ayvalıkta yapılan yürüyüş ve toplantının bu kadar kalabalık, yani eskisinin iki katı insanın katılımiyle gerçekleşmiş olması, mütebessim çehrelerle, hatta çok da neşeli ifadelerle yapılan bazı konuşmalara yol açtı. Yürüyüş sırasında insanlar Allah razı olsun
gibi birşeyler söylüyor, ama ben hiçbir şey anlamıyordum. Taa ki meydanda toplandığımızda sevgili dostum Bora gelip de gözümün içine bakarak, Vallahi Cumhur, Başbakana nekadar teşekkür etsek azdır. Onun sayesinde her toplantımız bir öncekinden daha fazla insan topluyor... dediği ana kadar. İtiraf edeyim ki, o da ben de kahkahayı patlattık
28 Ekim 2013 günü Cumhuriyet Meydanına doğru
yürüyen kortejin ortalarından çekilmiştir.
(Kadın katılımının yüksekliğine dikkat çekmek isterim).

Bir yaşıma daha girdim, çünkü kırk yıl düşünsem AKP iktidarına ve onun bizi yöneten(!) liderine(?) şükran sunacağım hiç aklıma gelmezdi. Ama gerçekler de kabak gibi ortada duruyordu. Özellikle Taksim İsyanı ile başlayarak tüm ülkeyi içine alan süreç herşeyi hızlandırmıştı. İnsanlar uzun zaman ötesinden beri ilk kez yapılabilir!den yola çıkarak yaparız! kavramına uzanmış; ısınmıştı. Demek ki bu sürece katkıda bulunan herkese hakkını teslim etmek ve gereken desteği vermek şarttı
Fotoğraf makinamın kapsama alanına girebilen
Cumhuriyet Meydanındaki topluluğun bir kısmı

Ben de, Başbakanımıza yardımcı olmak her TC vatandaşının görevidir şeklindeki anlayış ve sorumluluğa sahip biri olarak, acaba çorbada bir tuzum olabilir mi dedim ve o andan itibaren düşünmeye başladım. Çünkü bu süreci hızlandırma işinde Erdoğan benden daha becerikli, bilgili, örgütlü ve öncü konumdaydı. Ne var ki, her nedense akşamki rakı faslı sonrasına kadar bir sonuç elde edemedim maalesef. Ama, meseleye o kadar konsantre olmuşum ki, zihnim uyurken de tartışmaya devam etmiş; âdetâ istiareye yatmışım. Kendimi birdenbire Ankarada, Tandoğan Meydanında buluverdim. Onbinlerce kişi hep bir ağızdan iki sloganı haykırıyorduk. Kan-ter içinde fırlayarak, aklımda kaldığı kadariyle ikisini de not ettim. Belki bir faydası dokunur umuduyla―aslında ipucunu Boranın verdiği―bu sloganları aşağıda, kamuoyunun takdirlerine sunuyorum:
Allah razı olsun Senden büyük yok! (Al-lah kelimesindeki tire, slogan okunurken verilecek arayı, yani esi vurgulamak amaciyle konmuştur; başka anlamlara çekilmesi abesle iştigâldir). İkinci slogan ise şöyle terennüm ediliyor:
Tuttuğunu altın etsin, Böyle devam et!
NOT: Hani, iki sloganın ardarda söylenmesinin daha tesirli olacağına dair inancımı da muhafaza etmiyor değilim
AÇIKLAMA: Uzun bir süredir Bülten adiyle yayınladığım bu aperiyodik makalelerin, memleketin mevcut durumu itibariyle bültenlik vasfı kalmamıştır. Bundan böyle,―Türkçenin kullanım kolaylığına uyumlu bir şekilde―iki yönlü anlamı olan KRİTİK başlığını kullanacağım.
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış








