Yeni Ufuk Gazetesi  - Kdz Ereğli ve Zonguldak bölgesel haberler
 
logo
  •  
    •  » TEKNOLOJİ
    •  » MEDYA
    •  » FOTO GALERİ
    •  » VİDEO GALERİ
    •  » TÜM HABERLER
    •  » YAZARLARIMIZ
    •  » ARŞİV ARAMA
    •  » HABER ARA
    •  » SEKTÖR
    •  » KÜNYE
  • ZONGULDAK
  • KDZ.EREĞLİ
  • ALAPLI
  • GÜLÜÇ
  • GÜNDEM
  • EKONOMİ
  • SPOR
  • POLİTİKA
  • MAGAZİN
  • YAŞAM
  • DÜNYA
  CHP Zonguldak’ta İktidarı İstifaya Davet Etti
  Özgür Özel Zonguldak’ta, Mansur Yavaş’a soruşturma iznine sert tepki gösterdi
  Kdz. Ereğli’de Yağışla Birlikte Trafik Kazası: Şans Eseri Yaralanan Olmadı
  Film Gibi Uyuşturucu Operasyonu! Zonguldaklı Esnaf Tutuklandı
  Emekli polis kahvehanede dehşet saçtı: 2 ölü, 2 yaralı
  Zonguldaklı iki hakem listede
  İşletmeci’den itiraf: “Kiranın 22 bin TL’si TTK’ya, gerisi Derya Akbıyık’a veriliyordu”
  Zonguldakspor șike yüzünden küme mi düştü?
  21 yaşındaki genç adam canına kıymak istedi...
  Ekrem İmamoğlu 'ihaleye fesat karıştırma' davasında beraat etti
05 Aralık 2025 Cuma
Bülten-71: Yalçın Küçük  TARİHİ SAPTIRMAKTADIR!..

Bülten-71: Yalçın Küçük TARİHİ SAPTIRMAKTADIR!..
27 Ekim 2013 20:33:00

Yazar :

  • Whatsapp ta Paylaş
Yazarın tecrübesine, bugüne kadar verdiği baş yapıt niteliğindeki çok değerli ürünlere ve memleket hesabına yaptığı mücadeleye saygısızlık etmemek için―başlıkta―“saptırmaktadır” (tahrif etmektedir) diyorum; gerici resmi tarihe methiye düzmektedir anlamında… Aşağıda yazdıklarım, biriktiği için geç okuduğum AYDINLIK Gazetesi’nin 8 Ekim 2013 tarihli sayısında yayınlanmış makalesine, ayrıntıya girmeyen kısa bir cevap olsun.
ÖNCE: Sondan başlayalım:– İkinci Mahmut denen ve tüm Osmanlı döneminin en acımasızı olarak kabul edilen Padişahın, kimlerin niyet ve amaçlarına uygun davrandığını anlamak için tarihçi ve/veya dâhî olmaya gerek yoktur. Emperyalizme hizmet etmiştir; üstelik de son tahlilde falan değil, ilk yaklaşımda ve tamamen planlı olarak… Sonuçlarının yarattığı manzaraya, Batı dünyasının yaklaşımı ile Çarlık Rusyasının hamlelerine bakarsanız, Fransızların bu ülke çapındaki katliama niçin hemen Événement heureux (İngilizcesi Auspicious Incident veya Fortunate Event  yani Hayırlı Vaka (Vakai Hayriye) adını kondurdukları anlaşılır. Yalçın Küçük, Büyük Larousse Ansiklopedisi’ne ve GenelKurmay’ın onyıllarca önce miadını doldurmuş Türk Tarihi külliyatına sıkıca bağlı kalıyor…
 




















17. yüzyılda yapılmış 
bir Yeniçeri gravürü.






















 
SONRA: Yeniçeri demek, tek başına örgüt demektir. Kıyaslamak gerekirse, bir Yeniçeri günümüzdeki bir komando yüzbaşısına tekabül eder; gravür bunu belirlemiş görünüyor… Zaten bu nedenle 2. Viyana Seferi sırasında içeri sızan ve orada kalan Yeniçerilerden bir kısmı kuzey Avrupa’ya kadar ulaşabilmiş, üstelik de nesillerini sürdürebilmişlerdir. (Taa oralarda Türk adiyle köyler saptanmıştır). Dolayısiyle, Yeniçerilerin kayıtlara geçen ölü sayısı sanıldığı veya söylenegeldiği gibi 20.000 idiyse, bunu en azından 20 bin komando çavuşu olarak düşünmek lâzımdır.  Oysa bu katliam sürecinde savaşamayacak duruma gelenler ile Yeniçerileri destekleyen ve saklayanların yanısıra Bektaşi Ocağı mensuplariyle birlikte rakamın birkaç yıl içinde 100.000’i aştığı zannediliyor. Kaçanların büyük kısmı Anadolu, Rumeli ve meselâ Girit gibi adalarda yaşayarak günümüze kadar gelmiştir. Meselâ, Sabancı’ların bir köylüsünün 1950’li yıllarda yayınladığı bir kitabında, dededen ötesi bilinmeyen bu ünlü ailenin, aslında bölgeye saklanan bir Yeniçeriden türediği yazıyordu. (Ne yazık ki doğruluğunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz diye düşünüyorum).
 
Sadece Bektaşî Ocağı değil, ona paralel olan bir çok entelektüel örgütlenme ve meselâ ünlü bir aydınlar kulübü olan Beşiktaş Cemiyeti de o süreçte kapatılmıştır. (Beşiktaş’ta bir gelenek var!). Aslında padişahın temsil ettiği sistemin saldırısı, doğrudan doğruya dönemin yeni yeni oluşan aydınlarına yöneliktir… Ardından,―aynı Nizâm-ı Cedid kuruluşunda olduğu gibi―Fransız teknolojisinin desteği, Prusya komutanlığının denetiminde yapılandırılacak olan Âsâkir-i Mansure-i Muhammediye adlı ordu ise Osmanlı’nın sonu olacaktır. Yalçın Küçük bu hususta, Prof  Mümtaz’er Türköne ile aynı safta duruyor… Üstelik Ergenekon ve Balyoz davaları sırasında―mevcut Türk ordusunu, padişah değiştiren, vezir kellesi alan, yani siyasete doğrudan müdahale eden Yeniçerilere benzeterek―“aslında bize bir Muhammediyye ordusu lâzım” diyen işte bu Türköne’ydi. (Bu adam da soyadını niye değiştirmez, akıl-sır ermiyor). Dolayısiyle, Türköne’nin bu bilinçli tarzına karşılık Yalçın Küçük altta kalıyor.  Yani, günümüzde uygulanan orduyu bitirme operasyonunun, 2. Mahmud’un o rezilliğiyle aynı şey olduğunun farkında bile değil…
 
DAHA SONRA: Yeniçerilerin, daha Kanuni zamanında tedbiri alınması gereken teknolojik zaafiyetinin, 200 yıl içinde Batı emperyalizminin ordulariyle arasında derin farklılıklar (uçurumlar) doğurduğu herkesin malûmudur. Artık 19. yüzyıl başında Fransa, Almanya, İngiltere, teknolojide birbiriyle yarışmakta, henüz kömür bile çıkaramayan, dolayısiyle de demir-çelik sanayii olmayan Osmanlı ülkesi nal toplamaktadır. Zaten, bundan sonra yapılan tüm savaşların neredeyse yenilgiyle sonuçlanması bu yüzdendir. Ülkeye davet edilen Prusyalı generaller, “burada okuma-yazma bilenler büyük adam yerine konmakta” demektedirler. Her türden cehalet diz boyudur; değil strateji uzmanları ve/veya taktisyenler, orduda harita/plan okumayı ve çizmeyi bilen adam dahi yoktur. Üstelik 2. Mahmud’un dönemi, “ulus devlet” kavramının zirve yaptığı, dolayısiyle de Balkanlardaki toprakların kaybedilmesi şeklinde sonuçlanacak olan bir sürece işaret eder. Yalçın Küçük, Batı dünyası hesabına kaydedilen bukadar avantajı görmezden geliyor; üstelik padişahları şahsiyet, kararlarını bağımsız farzediyor. Bunalmış olmalıdır…
 
EN SONRA: 
1. Büyük, köklü Türk ailelerinin sıfırlanarak Osmanoğlu’nun tek aile halinde kalması sürecini Fatih başlatmıştı… Kanuni dönemine kadar nüfuzunu kurtarmayı beceren Istanbul Bektaşiliği’nin, 1600’lerden itibaren Anadolu’yla tarihî irtibatını zayıflattığı görülüyor. Yine de Istanbul Bektaşiliği 19. yüzyıla kadar bağımsız Türk aileleri olma özelliğini koruyor. Ama zaten bu imkânını da sadece Yeniçeri Ocağı vasıtasiyle sürdürmektedir; en azından, Bektaşiliğin 19. yüzyıla doğru yeniden kazandığı üstünlük sayesinde… Mahmud’un orduyu iptal etme operasyonu, Fransa-Prusya-Venedik-Ceneviz-Galata Bankerleri arasındaki bir konsensus yoluyla, İngiltere’nin hayırhah tavrı sonucunda başlamış olmalıdır. (İhtimâlî söylüyorum, çünkü bu operasyonda Batı yönetimlerinin, istihbaratlarının rolü hâlâ karanlıktadır).
 
Önceki padişahların Yeniçerilere dikiş tutturamamaları dikkate alınarak, daha veliahdlığından itibaren iyi forme edilmiş 2. Mahmud’un olaya angaje edilmesi çok kolay olmuştur. Her nedense “âdil” ünvanı da almış olan bu Mahmud’un Osmanoğlu Ailesi’nin bir ferdi olarak yaptığı iş, yabancı mali destekle yerli ordu kurma garâbetinin taçlandırılmış örneğidir. Bu anlamda kendisine ilk NATO’cu diyebiliriz… Yazılarında Fransızca-İngilizce sözcükleri Türkçelerle yarıştıran Yalçın Küçük, Aydınlanma Felsefesi’nin düalist labirentlerinde fazlaca vakit harcadığı için olsa gerek, bu felsefenin bir ayağiyle yolaçtığı emperyalist egemenlik olgusunu göremiyor. Üstelik 19. yüzyılda memleket arazileri satılmaya, daha sonra Çin’i uyutacak olan afyon, Anadolu toprağında ekilmeye başlanmıştır, başlanacaktır. Dikkat lâzım…
 
2. Bugünkü Sultanahmet Meydanı’nda “şeriat isteriz!” diye ayaklanan Yeniçerilerin, “Osmanlı da kimmiş; Konya’dan bir sultan getiririz”e kadar varan haykırışları, Mahmud’u hareketlendirmiştir. Sarayda yaptığı son büyük toplantıda Mevlevîlerin tarafsız kalmasına rağmen Nakşibendî şeyhinin “duyarız ki dergâhlarında içki içilirmiş” şeklindeki onayı, diğer şeyhlerin yanısıra fetvâ sayılmıştır. Bilindiği gibi Sancak-ı Şerif’in de açıldığı bu büyük operasyon 1826 yılındadır. Yalçın Küçük, Yeniçerilerin o günkü “şeriat” talebinin töreye, yasalara, yani en başa dönme isteği olduğunu yeni nesillere unutturmak ister gibi uğraşıyor. Bu sloganı, bugünkü şeriat özlemcilerinin vâveylâsiyle karıştırıyor: Resmî tarihe uygundur ama, Küçük açısından vahimdir!..
  
3. Onsekizinci yüzyıl sonlarındaki Bektaşi hareketliliğinin Osmanlı’ya karşı bir devrim organizasyonu olduğunu İngiliz araştırmacı Hasluck söylemiştir… Bu da demektir ki, en azından Bektaşilik, gerici Osmanlı yönetimine karşı bir direniş merkeziydi. Nitekim her zaman da öyle olmuştur; Yalçın Küçük’ün bunu bilmesi lâzım gelir. (Üstelik meselâ Voltaire’in yanında kısa bir süre de olsa Bektaşi Ahmed Efendi adlı bir şahsın bulunduğu da bir yerlerde kayda geçmiştir). Nitekim gerek JönTürklerle, gerekse dönemin ilerici Masonlariyle ilişki kuranlar Bektaşidirler; ki, tersi de doğrudur… Yalçın Küçük’ün, Niyazi Berkes’e ait―ismine itirazım olan―Türkiye’de Çağdaşlaşma adlı kitabını (hatta 1973’teki ilk baskısının 137-142. sayfaları arasını) okumadığını sanmam, inanmam. Orada yazıyor; bütün Bektaşi mülkü Nakşibendî ve Mevlevî dergâhı arasında paylaştırıldı diye. Zaten buna benzer bir olayın tarihteki tek örneği de Fransadandır: Tapınak Şövalyeleri’nin katledilmesinden sonra onlara ait mülkün tamamı, (ki bugünkü rakamlarla trilyon eder), Hospitalier (Yardımseverler) Tarikatı’na verilmişti. Yalçın Küçük, o kitaptaki nötr alıntıların işine geldiği taraflarını edinmiş görünüyor; ki, usule uygun değildir…
 
VE SONUÇ:
Daha da vahimi, 1826 katliamından sonra illegaliteye çekilen Bektaşi büyüklerinin ve dostlarının aslında daha sonra Tanzimat’ı da oluşturacak ilerici kadrolar içinde yeraldığını görmüyor, tam tersine Tanzimatı 2. Mahmud’a bağlıyor olmasıdır; ki bu bir tarih katliamıdır!.. Ahmet Yesevî töresinden kaynaklanarak Anadolu Türklüğünü biçimlendirmiş bir Bektaşi Tarikatı’ndan (töresinden) sözediyorsak, onun―sadece Alevileri değil―tüm Anadolu ve Rumeli Türklerini kapsayan bir ruha tekabül ettiğini unutmak yakışık almaz. Yalçın Küçük, ezildikçe çirkefleşen Osmanlı Ailesi’nin Abdülhamid’in dedesi bir kıyıcı Mahmuduna râm olmuş. Onu, ordusunu yeniden varetmiş bir antiemperyalist Mustafa Kemal’le kıyaslıyor; akıllara ziyandır… O Mustafa Kemal ki, hem gençliğinde kıyafet balosuna Yeniçeri olarak gitmiş (üstelik fotoğraf da çektirmiş) ve hem de o Mahmudun Sultanahmetteki türbesinin önünden geçen yola Yeniçeriler Caddesi adını vermiştir… (Nerede, kimde vardı böylesine bilinçli bir tutarlılık?..) 
En kısa zamanda zindanlardan kurtulmasını yürekten dilediğim Yalçın Küçük’e, bu yanlış(lar)ını düzeltme fırsatı nasip olsun…
 












Yıl 1913; Sofya’da ataşemiliter,
yani bir çeşit sürgün.
Ama adam durmuyor…























 
KONU DIŞI BİR NOT: Doğu Perinçek bize yepyeni bir terim hediye etti; NATOTürkçü diye. Yıllardır “Amerikancı-Atatürkçüler” şeklinde yırtınarak tarif etmeye çalıştığım bu statüyü, bu kadar kısa ve açık bir formülle verdiği için ona borçluyuz; kendi adıma teşekkür ediyorum.

ETİKETLER : Yazdır

      Yorumlar
    Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
    Henüz bir yorum yapılmamış

    Diğer Yazıları


    • Bülten-20: Batı?nın İstihbaratı, ABD?nin Aydınları? -3-
      10-11-2011 | 17 : 17 36
    • Eski TKP?nin Patlayan Balonu ve Yeni TKP Üzerine?
      08-08-2011 | 14 : 44 23
    • Bülten-21: Batı?nın İstihbaratı, ABD?nin Aydınları? -4-
      16-11-2011 | 18 : 01 30
    • BÜLTEN-12: Bu tartı bu ağırlığı çekemez, Bu kafa bu sorunu çözemez?
      26-08-2011 | 16 : 53 13
    • Bülten-18: Batı?nın İstihbaratı, ABD?nin Aydınları? (1)
      26-10-2011 | 21 : 58 13
    • Bülten-14: Ergenekon(?) Ayıbı veya Rezaleti Üzerine bir Deneme?
      18-09-2011 | 15 : 34 02
    • Bülten-22: Batı?nın Aydınları ÖZÜRLÜDÜR?
      24-11-2011 | 16 : 53 31
    • BÜLTEN-15: Ergenekon(?) Ayıbı veya Rezaleti Üzerine bir Deneme: 2
      28-09-2011 | 13 : 20 36
    • BÜLTEN-13: Afrika?daki açlık sorunu Afrikalı?dan kaynaklanmaz!..
      08-09-2011 | 15 : 21 40
    • Haritacılık İşinin El Değiştirmesi: İngilizler Yerine Amerikalılar...
      02-06-2011 | 10 : 37 25
    • BÜLTEN-9
      12-07-2011 | 18 : 07 26
    • Eski bir Kolej Öğrencisinin Anıları veya "Eğitim-Casusluk İlişkisi" Üzerine...
      02-06-2011 | 15 : 52 37
    Tüm Yazıları

    Köşe Yazarlarımız


    • Sina Çıladır
      CHP DE DEVLETİN EKONOMİDEKİ ROLÜ NE OLACAK ?
    • Sina Çıladır
      ŞİMDİ NE OLACAK
    • civileme
      MÜZEYYEN
    • Gamze Gayret
      KOSKOCA BELEDİYE BAŞKANINI YEĞENİ MÜDÜR OLACAK TABİ.../RESİM ÇEKTİRMEKLE İL BAŞKANI OLDUĞUNU SANAN İPEKÇİ...
    • Zehra Çıladır
      LİMONLU SOHBET
    • Hasan Hüseyin Yalvaç
      SEVGİLİLER GÜNÜ
    • M.Kademoğlu
      EYLÜL DEYİNCE..
    • Melda Yenin
      ELEŞTİRİ.. ONARMAK MI, YIKMAK MI?

    Çok Okunan Köşe Yazıları


    • BUGÜN
    • BU HAFTA
    • BU AY

    » Henüz BUGÜN Yazı Görünmüyor
    • Sina Çıladır
      ŞİMDİ NE OLACAK
    • Gamze Gayret
      KOSKOCA BELEDİYE BAŞKANINI YEĞENİ MÜDÜR OLACAK TABİ.../RESİM ÇEKTİRMEKLE İL BAŞKANI OLDUĞUNU SANAN İPEKÇİ...
    • Zehra Çıladır
      LİMONLU SOHBET
    • Sina Çıladır
      YENİ BİR DÜNYA SAVAŞI MI ?
    • Gamze Gayret
      BİRİNİ ELEŞTİRMEDEN ÖNCE BİR DÖN AYNAYA BAK ÇAĞLAYAN.../GEBEŞ İÇİN AĞZI OLAN KONUŞUYOR...
    • Gamze Gayret
      BEYTÜLMAL'I SÖZDE KİMSEYE YEDİRMEYEN BAŞKAN/ HEM ÇALIŞKAN HEM MÜTEVAZİ BAŞKAN GEBEŞ/ ÇAĞLAYAN KENDİ BELEDİYE BAŞKANLARINA ..
    • Sina Çıladır
      İZİNLİYDİM
    • Sina Çıladır
      BAHİS
    • Sina Çıladır
      ÖZLEMİŞİZ
    • Sina Çıladır
      TRUMP’IN NEWYORK SANCISI !
    • Bize Ulaşın
    • Künye
    • Reklam
    Yeni Ufuk Gazetesi  - Kdz Ereğli ve Zonguldak bölgesel haberler

    © yeniufuk.com.tr

     Künye - iletişim
     

    Mobil uygulamayı indirmek için tıklayınız


      Müftü Mahallesi Ateş Ahmet Sokak Cerrahoğlu İşmerkezi Kat:5 no:2
    Kdz.Ereğli/Zonguldak
      03723121008
      eregliyeniufuk@gmail.com
     
    İstek, Şikayetleriniz İçin Tıklayın
    Tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.