
Bülten-68: Köfteci Dükkânında Komünizm Propagandası
21 Eylül 2013 22:27:29
Kendisini arada bir ÖNCÜ Kitabevinde görürdüm. Öncü, sadece benim gibi sıradan solcuların, öğrencilerin uğrak yeri değildi; o tarihteki ünlülerin de sık sık takıldığı, muhabbetin yükseldiği bir mekândı. Meselâ A. Cerrahoğlu adiyle yazan Kerim Sadiyi orada bulabilirdiniz. Günün herhangi bir saatinde Kemal Tahirle de, şair Arif Damar Ağabeyle de orada karşılaşabilirdiniz. (Saydığım veya sayamadığım bütün bu insanların hepsi de rahmetli oldu; memleketteki insan kalitesi de onlardan sonra neredeyse sıfırlandı; mevcutlar dumura uğratıldı)
Onu her zaman ölçülü bir insan, bir beyefendi olarak bildim. Dönemin tüm sosyalist aydınları gibi bir kez merhaba dedi mi, unutmazdı. Nitekim, benim de ilk gençliğimde aşındırdığım Cağaloğlu çevresindeki her rastlaşmamızda, neredeyse saygılı bir asker tarziyle verdiğim selâmı mutlaka başıyla veya o ünlü fötr şapkasını hafifçe tutarak karşılardı. Kısacası, onlar yaşıyordu ve bizler talihli çocuklardık
[TİPliydim veya ihraç edilmek üzereydim. Büyükçe bir partili veya―parti dışından―sosyalist gençlik gurubunun yanısıra ben de Demokratik Devrimci kanattaydım; Türkiye İşçi Partisini eleştiriyorduk yani
Sonunda, 76lar adiyle ihraç edilen gruba dahil edildim. Dolayısiyle iyice kitap kurdu haline dönüşerek Öncü Kitabevinde açtırdığım bakkal hesabını, memur emeklisi babamdan tırtıkladığım harçlıkları yatırarak kabartmaya çalışıyordum. (Aydın insanların bir parçası ve onlardan da bir parça olan Cağaloğlundaki bu kitabevi daha sonra kundaklanacak, faili belli iken meçhul kalacaktır. Dolayısiyle anlıyoruz ki Öncü sadece aydınların değil, şu veya bu kişi taklidi yapan gizli polisin ve onlara bağlı provakotörlerin de uğrak yeriymiş)
]
Devam ediyorum: Tarihini hatırlamıyorum ama onunla en uzun süre köfteci dükkânında komünizm propagandası yapmaktan yargılandığı Istanbul Adliyesindeki son celse öncesinde rastlaşmıştık. Avukatı olan hocam Muvaffak Şerefle birlikte gittiğimiz adliyede, her zamanki nezaketiyle karşıladı bizi. Sonra adliye koridorunda heyecanla konuşarak volta atar gibi yürümeye başladılar. O zamanki saygı-sevgi anlayışına uygun olarak ben yarım adım geriden takibediyordum. Bir ara cebinden bir kâğıt çıkartıp bana döndü ve delikanlı sana zahmet, şunu postaneden çekiver dedi. Maalesef ismi de bugün hatırlamıyorum, ama bir gün önce ünlü bir tiyatro adamı ölmüştü ve telgraf, cenazesine onun adına bir çiçek göndermesini istediği Fikret Otyama yazılmıştı. Fırlayıp gittiğimi ve dönüşte de 2.5 liranın üstünü kendisine verdiğimi hatırlıyorum
Az sonra girilecek olan davanın konusu, bir zamanların Ceza Kanununundaki ünlü 142. maddeydi. Maddede Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmeye . . . yönelik propaganda yapan kimse 5 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır deniyordu
Sanık, bir köfte-piyaz dükkânında TİP Fatih örgütü üyesi arkadaşlariyle yemek yerken diğer müşterilere komünizm propagandası yapmıştı
(O zamanki gericilerin ifadesiyle komonizim veya daha doğrusu gomanizim). Yani Türkiyenin en büyük yazarlarının başında gelen kişi ile diğer vatan haini arkadaşları, köfteci dükkânında da boş durmamış, vatandaşa propagandalarını yapmışlardı işte
Hatırladığım kadariyle dava uzun zamandır sürüyordu ve sanıklar hakkında en az 7.5 yıla kadar ceza isteniyordu. İçeri sokulabilirlerse memleket rahata, iktidardaki Adalet Partisi ve Demirel de, ABDye karşı vecibelerini yerine getirdikleri için huzura kavuşacaktı
Zaten onun Nazım Hikmetle Üçbuçuk Yıl adlı anısını sular seller gibi ezberlemiş, Müfettişler Müfettişini de âdetâ çıktığı gün okumuştum. Daha sonra yayınlanacak olan Sokaklardan bir Kız adlı romanını Öncüden alacak ama bir arkadaşa kaptıracaktım. Yani onu neredeyse tanıyor ve içinden çıktığı halkın her türlü halini somut olarak anlattığı çalışmaları anlamak için uğraşıyordum.(1) Bir yazar, sadece kendi bilgeliğiyle zirveye yükselirken, TC Devleti onu içeri tıkmaya çalışıyordu. Sizi yanıltmayayım, aslında o zamanların polisi şimdiki gibi kendini iktidar yerine koymuyordu
Yukarıdan gelen emirler, işbirlikçi savcılar kanaliyle ulaşıyordu polise. (En çok çalışan da basın savcılığıydı)
Çünkü polis, Fransızca Larousse sözlüğündeki rousseu RUS zannederek yasak yayın saydığı seviyedeydi o zamanlar
Mahkemeler de en fazla işi uzatarak uğraşıyoruz işte görüntüsü veriyordu yukarıya. Nitekim Muvaffak Şerefin―her nasılsa―Allahınızı severseniz hakim bey diyerek başladığı konuşması, giderek gırgır bir ortam yarattı ve hakim de gülmemek için zor tuttuğu yüzünü saklayamaz hale geldi. Kalabalık bir izleyici kitlesinin hazır bulunduğu dava, 15 dakikada beraetle sonuçlandı; alkışlar arasında
(2) Evet, ORHAN KEMAL, yani Mehmet Raşit Öğütçü (1914-1970) bu olaydan birkaç yıl sonra, 60 yaşını göremeden hayata gözlerini yumdu. Seneye, doğumunun 100. yılı. Bu 68inci Bülteni icadederek bir kez de ben hatırlatayım dedim. Artık, kütüphanenizde varsa onun bir romanını yeniden mi okursunuz, hiç tanımıyorsanız bir tanesini almak için bir kitapçıya mı gidersiniz; orasını bilemem. Ama en azından şunu biliyorsunuzdur: Fotoğraftaki endişeli ama umutlu bakışını haklı çıkarırcasına, TC ülkesi hâlâ onun bıraktığı yerde

NOT: Olayları hatırlamam için yardımını esirgemeyen ve anıları yeniden canlandıran oğlu, Sevgili Nazım Kemal Öğütçü Ağabeye teşekkürlerimle
(Ne mutlu bana ki, yukarıda anlattığım süreçte seni de tanıyabildim).
(1) Meselâ Dünya çapında bir eser olan Murtazayı unutmak mümkün mü?.. Okadar somuttur ki, her karakter canlıdır; yanıbaşımızdadır. Orhan Kemal, kendisiyle yapılan bir söyleşide anlatmıştı Pazar günü gelip de bir bankanın camlarını silen Trakyalıyı izlemesini
Tatil günü bu işi neden yaptığını anlatan işgüzar (mealen), almışım âmirlerimden disiplin; görmüşüm kurs der
İşte o kişi hikâyenin bekçi Murtazası olarak çıkar karşımıza
(2) Demek ki o zamanlar hakimler varmış... Gayretkeş savcıların dehşet senaryolarına aldırmadan, ABDnin ve Demirelin tüm çabalarını boşa çıkarırcasına kararlar veren hakimler
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış








