Demokratik merkeziyetçilik
Siyasetin hedefi iktidardır, siyaset yapmanın anlamı budur. hedefsiz siyaset olmaz !
Bizde şöyle bir yanlış var:
Siyasal partilerin taşra örgütleri siyaset yapmayı partilerinin genel merkezlerinin işi olduğuna inanıyorlar. Bu yüzden partilerinin siyaset üretimine aşağıdan yukarıya katkıda bulunmuyorlar.
Oysa siyasal partilerin piramidal yapısı aynı zamanda fikir sirkülasyonunun yönünü de gösterir. kararlar tabanda kotarılır, piramidin tepesinde hayata geçir.
Buna siyasal literatürde demokratik merkeziyetçilik denilir.
Parti içinde demokratik bir işleyiş yada fikir sirkülasyonu yoksa, o partiye otokratik zihniyet egemen demektir.
Partilerin taşra örgütleri “emir kulu” değildir, fikir ve karar üretim merkezidir !
Otokratik zihniyet siyasal partilerin taşra örgütlerini içe kapar, kitleyle bağlamı kopartır, seçimden seçime kitleleri hatırlayan bir atalete sürükler. Bunun doğal sonucu olarak parti içine kapanır, siyaset kavramı oto-siyasete ya da koltuk kapma yarışına dönüşür.
Oysa her siyasi parti örgütlerinin bir görevi de propaganda yoluyla kendi taraftarlarının dışındaki kitleleri etkilemek ve onları parti çizgisine kazanmak olmalıdır.
Bu bizde yapılmıyor. Bu yüzden siyasi hareketlilik ya kongreden kongreye ya da seçimden seçime görülüyor; diğer zamanlarda partilerin kitle bağları kopuyor.
CHP şu sıralar bu kopukluğu il ve ilçe mitingleri ile gidermeye çalışıyor, her miting gündemin açıklanmasının yanısıra klasik bir retoriğe de dönüşüyor.
Soracağız:
CHP’nin taşra örgütleri niçin kongreden ve seçimler dışında da propaganda yoluyla kitlelere ulaşma, iktidarın siyasetlerini yerinde eleştirme yolunu tutmuyorlar ?..
Yeni Ufuk
Haber :