Ekonomi

Değişim zorunlu hale geldi…

Yeni Ufuk’un Görüşü

Abone Ol

Çift para birimli (TL ve Dolar) bir ülkeyiz; dolar, olmazsa olmazımız. İhracat ve ithalatı onunla yapıyoruz. Dolarla borçlanıyoruz…Liramız, genelde bir iç piyasa değeri. Dolar kuru yükseldikçe fiyatlar da yükseliyor, buna karşılık halkın satınalma gücü düşüyor, bu aynı zamanda TL’nin de eridiği anlamına geliyor.

Fiyat artışlarını önlemek için, dolar kurunun düşürülmesi gerekiyor veya bir başka deyişle enflasyonun ! Çünkü enflasyon dolar kuruna bağlı olarak inip çıkıyor. Enflasyonu kontrol etmek, dolar kurunu kontrol etmek ya da “tutmak”la eşanlamlı. Dolar kurunu tutmanın yolu da dış ticaret açığını kontrol etmekten geçiyor: Daha çok ihracat ve daha az ithalat..Ki, içeriye dolar girsin !

Bunu beceremiyorlar.

Dolar şu sıralar “kritik eşik” sayılan 18 TL çizgisini aştı, hem de eni-konu ! Bu durum maliyetlerin ve dolayısiyle fiyatların yükselmesi ve liranın erimesine kaçınılmaz olacak.

Hükümet doları kontrol etmek için elinde dolar stoğu bulunanların bunu liraya çevirmesini istiyor. Bunu sağlamak için de kur garantili mevduat şeklinde bir çözüm (!) buldu, bunun dışında şirketlere dolar baskısı uyguluyor…Kur garantili mevduat tatlı paralar kazandıran bir tezgah. Bu yüzden tüm rantiyeler buraya abandı, hesap tirlyonu aştı. Mevduat büyüdükçe kur garantisi de büyüyor. Bu para, hazineden karşılanıyor.

Peki hazine ne ?

Halkın vergileri/parası.

Dolarını bozdurup kur korumalı mevduata yatıranların kârını ahali ödüyor. Zengin daha çok zengin olurken, yoksul daha da yoksullaşıyor.

Hükümet dolara müdahale ediyor etmesine, ama hazinede sarfedecek fazla dolar kalmadı. Bu yüzden doları ve tabii fiyatları kendi başına bıraktılar. Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinde ucuz ürün satarak göz boyuyorlar ! Ekonominin iyiye gittiğini bile söylüyorlar !..

Ama hayatın gerçekleri işin öyle olmadığını; dolar kuruna bağlı maliyet/fiyat yükselmelerinin lirayı mum gibi erittiğini, halkın satınalma gücünü düşürdüğünü gösteriyor.

İktidar bu yüzden, seçime 9-10 ay olmasına rağmen şimdiden seçim ekonomisi uygulamaya başladı. Muhalefetin işaret ettiği, iktidara gelince çözeceğini vaat ettiği her soruna “çözüm” üretme yolunu tuttular. En son 2000 liraya kadar olan icraya düşmüş borçların sıfırlanması gibi…

Ama bunlar palyatif önlemler. Çünkü silinen icra borçları dönüp dolaşıp yine ahalinin cebinden çıkacak !..

Türkiye’nin, ekonomiyi de derleyip toparlayacak; üretimi ve istikrarı arttıracak, dış ticaret ve cari açığı daraltacak bir değişime ihtiyacı var.

Yeni Ufuk


Haber : 

Abone Ol