Basın, demokratik rejimlerde yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü güç olarak anılır.
Ama, koşullu bir nitelemedir bu! Koşul, bağımsızlıktır ! Yani basın, bağımsız olması koşuluyla dördüncü güçtür.
Bağımsız olmayan/yandaş basın tek yönlü bir kitle iletişim organıdır, o kadar !
Bağımsız olmayan basın objektif de olamaz. Oysa haberciliğin/gazeteciliğin temel ilkesi objektifliktir. Gerçeği yansıtmaktır. Eğer gerçek/gerçekler saklı ise, onu arayıp bulmak ve halka taşımaktır.
Bağımsızlığını ve dolayısıyla objektifliğini kaybetmiş bir basın topluma ve ülkeye zarar verir. Çünkü sadece belirli bir siyasi odağın sesi olmuştur artık. Gerektiğinde yalan habercilik yapar…
Bu yozlaşma iki şekilde olur:
Belirli çıkar grupları ya doğrudan “kendi” basınlarını kurarlar, yeni yozlaşma çekirdekten başlar ya da yozlaşmaya, halktan ve gerçeklerden kopmaya elverişli gazeteler bedeli ödenerek bağlanır.
Bağımlı/yandaş basının yerli-yersiz “tarafız” olduğunun altını çizmesi bir aldatmacadır; yozlaşmanın yolaçtığı suçluluk duygusunun bir tür savunmasıdır. Basında da tarafsızlık diye bir şey yoktur. Basın, gerçekten, haklıdan, adaletten, eşitlikten, demokrasiden ve halktan yanadır/taraftır.
**
“Ulus”a basınımız uzun zamandır objektifliğini büyük ölçüde yitirdi, yandaş bir pozisyona kaydı, her anlamda iktidar sahiplerinin borazanı haline geldi.
Ama hâlâ küçük de olsa bağımsızlığını koruyan bir basınımız da var.
**
Yerel basın da büyük oranda yozlaştı, ama yozlaşmayan yerel basınımızda var hâlâ.
Kimileri zaman zaman bu ikisini birbirine karıştırıyor, bağımsız yerel basını da yandaş muamelesi Yapmaya kalkıyor. Satılmış ya da satılık basın ile başı dik basını bir birine karıştırılıyorsanız, gerçeklere toslamanız kaçınılmaz hâle gelir !..
Basın büyük güçtür dedik.
Bağımsız/objektif ve başı dik olmak koşuluyla !..
Yeni Ufuk
Haber :