VE YENİ UFUK..

Şöyle bir atasözümüz vardır:

Abone Ol

Şöyle bir atasözümüz vardır:

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar!.
Toplumsal-gerçekçi özgür gazetecilik, dokuz köyden kovulmayı peşinen sineye çeken bir meslektir.
Bu riski göze alamayanlardan özgür gazeteci olmaz!
Hatta, gazeteci de olmaz!..
Gazetecilik, son analizde, toplumsal gerçeklere ışık tutma; bu bağlamda kitlelere yolgösterme sanatıdır. 
Yeni Ufuk İktidar yandaşı bir gazete değil. Ama bu, muhalefetin yandaşı olduğumuz anlamına da gelmiyor. 
Çünkü, bugün Türkiye’deki politik saflaşma, AKP ile muhalefet partilerinin ve her iki tarafın yandaşlarının arasındaki saflaşma değildir.
Saflaşma, cumhuriyetçi laiklerle dinciler arasındaki saflaşmadır.
Bir soyutlama yapmak gerekirse; devrim-karşıdevrim saflaşmasıdır!.
Cumhuriyetçi mevziden sapanlar, isterse muhalefet partileri olsun, karşıdevrim cephesine hizmet ederler!.
Toplumsal gerçekçi özgür gazetecilik, işte bu noktada diğerlerinden ayrılır; dokuz köyden kovulma riskini göze alarak, eleştiri görevini yerine getirir.
Yeni Ufuk bunu yapıyor.
Bize göre hiç kimse ve hiçbir siyasal hareket/parti, eleştirinin üzerinde değildir. Gazeteci-yazarlığın temel işlevi de eleştirmektir zaten. Sadece ölü balıklar akıntıya kapılarak yüzer!..
Böylesine özgür bir gazetecilik anlayışını toplumsal pratiğe yansıtmak sanıldığından daha zordur! Yeni Ufuk, her türlü engelleme çabalarına karşın, yayınını sürdürebiliyorsa eğer, bunu kısaca, özveri sözcüğüyle açıklamak doğru olur.
Yeni Ufuk, sanıldığının aksine, kendilerine Atatürkçü, Cumhuriyetçi diyebilen STK’ların bile 20 TL’lik aylık abone desteğinden yoksundur! Örneğin Atatürkçü Düşünce Derneği ile Eğitim-İş Sendikası bunlar arasında sayılabilir!
Şunun için belirtiyoruz bunu:
Dincilerin inanılmaz bir pervasızlıkla Cumhuriyet saflarını adeta talan ettiği günümüz koşullarında, devrimci dayanışma ruhu, nâne ruhuna dönüşmüş durumdadır!..
Sevgili okurlar, bu satırları yazmamızın nedeni, özgür gazeteciliğin büyük bir özveri haline geldiğini anlatmak değil sadece; devrimci saflarda olması gereken dayanışma ruhunun da yerlerde süründüğünü belirtmektir.
Bir de diyorlar ki, karşıdevrim nasıl oluyor da böylesine pervasız biçimde Cumhuriyet kalelerini bir bir düşürüyor?
Bunun nedeni, kendilerini devrim cephesinde sayanların sinsi oportünizmidir! Korkaklığıdır! Devrim kavramını zihinsel bir mastürbasyon aracı haline getirme çirkinlikleridir!.
Karşıdevrim, bu gibilerden de besleniyor; hatta, yandaşlardan daha çok!..
Sevgili okurlar, Yeni Ufuk’u bu topraklarda doksan yıldır gazetecilik yapan Çıladır’ları yayınlıyor. Çok değer verdiğimiz ulusal çaptaki çizer ve yazarlarımızın beyinsel; bir avuç kuruluş ve bireyin de maddi katkıları ile…
Onlara teşekkür ediyoruz. 
Doksan yılın deneyimi ile diyoruz ki, basın ve “devrimci”lik hiç bu kadar kişilik kaybına uğramamıştı!
Sonuç olarak şunu söyleyeceğiz:
Karşıdevrim, yöremizin de kapısında!
Ama, başta CHP ve CHP’li yerel yönetim olmak üzere Atatürkçü (!) çevreler, havanda su dövüyor!..
Bunları son bir kez uyarıyor ve diyoruz ki; korkaklığın, bencilliğinin, rantçılığın, palavracılığın sonu bir gün mutlaka gelir!
Ve işte o gün, sanal Atatürkçülerin kaçacak delik arayacakları bir gün de olacaktır!..
       
YENİ UFUK
 

Haber : 

Abone Ol