Dünya

'Türkiye'nin sorumluluğu artacak'..

Arap devrimleri iyi giderse Türkiye'nin sorumluluğu artacak.Karşısında Arapların aleyhine işleyen dış ticaret açığı gibi önemli zorluklar var. 'Türkiye'nin sorumluluğu artacak'

Abone Ol
Arap devrimleri iyi giderse Türkiye'nin sorumluluğu artacak.Karşısında Arapların aleyhine işleyen dış ticaret açığı gibi önemli zorluklar var. 'Türkiye'nin sorumluluğu artacak' Türkiye'nin Arap coğrafyası için bir model olup olmadığı tartışıla dursun Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Kemal Kirişçi olaya başka bir bakış açısı getiriyor; Peki nasıl oldu da Türkiye Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında bir model olarak tartışılır hale geldi. Kirişçi bu soruyu yanıtlarken aynı zamanda Türkiye'nin bir yol gösterici olarak Arap Devrimi denilen sürecin iyi gitmesinin ardından üstleneceği sorumuluklara ve karşısına çıkacak zorluklara da dikkatleri çekiyor. Kirişçi Insight Turkey'in bu ay çıkacak "Turkey's demonstrative effect and the transformation of the Middle East" adlı makalesinde; Türkiye'nin bir model olarak tartışılmasına yol açan gelişmeleri açıklarken "demonstratif etkiler" kavramına başvuruyor. Bu kavrama, diğer devletlere demokratik değişimin gerçekleşebileceğini ve bunun nasıl olabileceğini gösteren ülkelerin bu vasfı kazanmasını sağlayan etkenler diyebiliriz basitçe. Türkiye'ye yol gösterici vasfı kazandıran üç gelişme Türkiye'nin bu vasfı kazanmasını da üç gelişmeye bağlıyor. Türkiye'yi bölgede yatırım ve ticari faaliyetler ile görünür kılan 'ticaret devleti' haline gelmesi,"sürmekte olan" Türkiye demokratikleşme deneyimin etkisi ve bölge ülkelerin serbest dolaşımını cesaretlendiren Türkiye'nin yeni dış politikasının yarattığı olumlu imaj. Türkiye'den ticari dersler ve ilkeler Ticaret devleti hüviyeti kazanan Türkiye'nin yakın komşuları ile ticareti 1991'de 4 milyar dolar iken 2008'de 82 milyar dolara çıkarak, Ortadoğu ülkelerinin Türkiye ticareti içindeki payı yüzde 11'den yüzde 25'e tırmandı. Kirişçi Türkiye ile bölge ülkeleri arasındaki bu yakın ticari ilişkilerin bu ülkelere kapalı ithal ikameci bir ekonomiden nasıl rekabet edebilir uluslararası pazarlara açık bir ekonomi haline gelinebileceğini gösterdiğini söylüyor. Ayrıca ticari ilişkilerin bu ülkelere şeffaflık ve hesap verilebilirliği de takdim ettiğini ilave ediyor. En önemli etken olarak Türkiye'de sürmekte olan demokratikleşme süreci Kirişçiye göre Türkiye'yi yol gösterici hale getiren en önemli etki ise sürmekte olan demokratikleşme süreci. Türkiye'nin kendi demokrasisini yerleştirmek ve derinleştirmek için uğraşıyor olması, Türkiye'nin bölge ülkeler ile daha kolay ilişkilenmesini sağlayarak, demokratik yardım alan ülkeler ile demokratik ülkeler arasında bulunan uçurumu ve hiyerarşiyi azaltıyor. Böylece onlara işte buyrun proje bu; uygulamanız için şunları yapmalısınız yerine hep birlikte gelişiyoruz duygusu veriliyor. Türkiye'nin aktivistlerin buluşma noktası olması da Ortadoğulu bu kişilerin Türkiye'de sürmekte olan demokratikleşme çabalarını görmelerini ve dersler çıkarmalarını sağlıyor ona göre. Türkiye'nin yeni dış politikası Türkiye gören Arap sayısını ciddi şekilde arttırdı Son olarak da Türkiye'nin 'yeni' dış politikasının Türkiye'yi yol gösterici bir konuma getirdiğini söylüyor Kirişçi. Sıfır sorun politikası, Hamas ve Müslüman Kardeşler ile yakınlaşma, İsrail'e karşı daha sert bir tutum ve vizesiz serbest dolaşım ilkesi ile. Bu gelişmeler son üç yılda Türkiye'ye gelen Arap sayısını üç kat arttırmış. Hala Türkiye'ye gelen toplam yabancı sayısı içindeki orana bakıldığında Araplar sadece toplamın yüzde 6.6'sını oluştururken, 2008- 2010 yılları arasındaki artış oranları ise yüzde 62. Toplam yabancı sayısındaki artışın bu yıllar arasında yüzde 9 olduğu düşünüldüğünde oldukça muazzam bir oran bu. Bu durumda Arap reformları iyi giderse Türkiye'nin sorumluluğu daha da artacak Kirişçi, Arap dünyasında reform ve dönüşümün iyi gitmesi durumunda, Türkiye'nin adil ve özgür seçimlerden, özgür sivil toplumu destekleyen yasal yapıların ve yönetimin gelişimine kadar geniş bir yelpazeye ulaşan konularda onlara yardımcı olabilmesi gerektiğini vurguluyor ve Türkiye'nin önündeki zorlukları sıralıyor; Türkiye'de reformlar sürmek zorunda Herşeyden evvel Türkiye'deki reform süreci sürmek zorunda. İç ve dış aktörler liberal ve çoğulcu demokrasi açısından Türkiye'deki enerjik politik reform sürecinin yavaşlamasından dolayı geri adım atıldığı kaygısı duyduğu için. Arap reformlaırını desteklemeye yönelik etik tutumla ticari, ekonomik ve fikirsel çıkarlar arasında zorlu bir seçim yapmalı Türkiye'nin önünde, Arap dünyasındaki reformları desteklemeye yönelik etik duruş ile istikrara eşlik eden çıkarlar arasında bir denge bulmanın zorluğu var. Kirişçi özellikle de bu sıkıntının Mısır ve Libya'daki isyanlarda Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Libya'da Mısır'daki gibi aynı kararlılığı sergilememesini gösteriyor. Ona göre eğer Türkiye demonstratif etkilerini (yol gösterici) sürdürmek istiyorsa evrensel değerler ve ticari, ekonomik ve fikirsel çıkarlar arasında zor bir seçim yapmak zorunda kalacak. Türkiye Araplara da yaptıkları ticarette kazançlı olduklarını göstermeli Serbest ticari anlaşmalar ile ekonomik entegrasyonu desteklemenin ve insanların bölgede daha özgür dolaşmasını sağlamanın iyi bir gelişme olduğunu fakat Türkiye ekonomisinin, Araplarınki ile karşılaştırıldığında büyüklüklüğü ve mukayeseli avantajı ile Araplara egemen olabileceğine dikkat çeken Kirişçi; "2008'de Arap ülkelerinin Türkiye ile imzaladığı serbest ticari anlaşmalar ve derin ekonomik entegrasyon sağlayan Arap ülkelerinin toplam milli hasılası Türkiye'nin milli hasılasının yüzde 55'inden azdı. Bu ülkelerin dış ticaret açıkları 2008 ve 2010 arasında 2.9 milyar dolardan 4.8 milyar dolara çıktı.Uzun vadede Türkiye gerçekten argümanlar geliştirmeden ve Arap dünyası ile Türkiye arasındaki ilişkilerin bütün taraflar için kazançlı olduğunu göstermeden, bu ilişkinin uzun sürede devam etmesi mümkün değil." diyor. Türkiye AB'ye üyelik sürecini sürdürmek zorunda; iki nedenden dolayı Son olarak da Araplar'ın Türkiye'nin AB üyeliği süreci içinde olmasından ötürü de ülkeye ilgi duyduğunu vurgulayan Kirişçi ayrıca Arap dünyasında demokratik ve yasal dönüşümün sarsıntılı gerçekleşecek olmasının istikrarsızlığa yol açan iniş çıkışlara gebe olduğunu söylüyor. Bu yüzden Türk ticareti ve ekonomik çıkarların etkilineceğini söyleyen akademisyen, en azından dönüşüm sürecinde Türk şirketlerinin Avrupa pazarlarına kapılarını kapatmamaları gerektiğini söylüyor. Ve ekliyor; AB ekonomileri ile Türk ekonomisi açısından ticari anlamda daha güçlü bir uyum var, oysa Türkiye'nin komşularının ekonomileri ciddi bir değişim geçirmediği müddetçe, bu durum Türkiye ve komşuları arasındaki dış ticarette sorunlu bir dengesizlik yaratacak her zaman. Sonuçta, Türkiye yol gösteren ve örnek alınan bir ülke olma rolünü üstlenerek bir yandan bunun hazzını yaşarken bir yandan da bölgede geleceğe yönelik üstleneceği sorumlulukları yerine getirebilmek için demokratikleşme sürecini sağlıklı bir şekilde nihayete erdirmek zorunda.

Haber : 

Abone Ol