?MİLLİ DEVLET ÖLDÜ!.. LAİK CUMHURİYET CANÇEKİŞİYOR!..?

Aysun Kaya'nın Sina Çıladır'la yaptığı güncel konularda ilişkin söyleşiyi aşağıda sunuyoruz.

Abone Ol

Aysun Kaya’nın Sina Çıladır’la yaptığı güncel konularda ilişkin söyleşiyi aşağıda sunuyoruz. 

 
Aysun Kaya (AK)- Gazetemizin kıdemli çizer ve yazarları, siz dahil, yerel konulara pek girmiyorsunuz. Bunun nedeni ne?
 
Sina Çıladır (SÇ)- Bu doğal. Örneğin karikatüristimiz Hikmet Aksoy, karikatürlerini Trabzon’dan gönderiyor. Mustafa Kademoğlu yazılarını Ankara’dan. Hamit Kalyoncu, Devrek’ten. Cumhur Aksel, Ayvalık’tan… Onların yerel konulara girmeleri sözkonusu değil bu bakımdan. Ben’se, zaman zaman Ereğli’nin tümünü ilgilendiren konulara giriyorum. Belki bir yararı olur diye… İş kala kala bizim “Junior” ile sana kalıyor.
 
AK- Polemiklere de girmiyorsunuz?..
SÇ- Senin de iyi bildiğim gibi ben teknoloji özürlü birisiyim. İnternetle filan başım hoş değil. Bu yüzden yerel gazeteleri ve onların yazarlarını izleyemiyorum. Zaten izlesem de fark etmez. Ereğli ve Zonguldak medyasının, birkaç istisna sözdışı, kültürel düzeyi çok düşük. Kimsenin kitap filan okuduğu yok. Bunu, zaman zaman elime geçen gazetelerden anlıyorum. Herkes birbiriyle uğraşıyor, ama kültürel-siyasal bir düzlemde değil! Mahalle dedikodusu düzleminde!.. Çocuklar söylüyor, bazen bana da çatıyorlarmış. Herhalde, diyorum kendi kendime, kendilerini mecbur hissettikleri için yapıyorlar bunu.. Yandaşı oldukları yerel güç odaklarına, (belki de kerhen) şirin gözükmek için!.. Gülüp geçiyorum. Bundan kırk yıl önce Ereğli ve Zonguldak’ta çok daha düzeyli bir medya ortamı vardı. O günleri çok arıyorum doğrusu…
 
AK- Ama yine de yerel konularla daha çok ilgilenmeniz gerekmiyor mu? Ben bu söyleşiyi onun için istedim sizden.. Yerel konulardaki görüşlerinizi de kamuoyunun öğrenmesi için…
SÇ- (Gülerek)- Anladım, bana festivali filan soracaksın. Yerel siyaset üretimini!..
 
AK- Doğru. İlkten, güncel bir konu olarak, CHP Genel Kurulunu soracağım size. Bu konuda yazdığınız bir yazıda, daha sağlıklı değerlendirmeler için genel kurul sonuçlarını beklemek gerekir demiştiniz?..
SÇ- CHP’nin bu son Kurultayı çok önemliydi. Çünkü seçilecek ekip, CHP’yi yerel ve genel seçimlere götürecek. Başarısızlık halinde, karşıdevrim iyice yerleşecek Türkiye’ye.. Onların olası iç-çatışmaları dışında bir iktidar değişikliği de sözkonusu olmayacak.. Önümüzdeki seçimler, lâik cumhuriyet için, olmak ya da olmamak niteliğinde…
 
AK-CHP’nin yeni yönetimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
SÇ- Sorun PM’ye yeni isimlerin girmesinde değil, zihniyette! Sayın Kılıçdaroğlu, ısrarla, bir Yeni CHP’den sözediyor. Ama, bugüne kadar ortaya koyduğu, CHP’nin yenilendiğini değil, kendisine yabancılaştığını, bir anlamda başkalaştığını gösteriyor! Örneğin, Kılıçdaroğlu, lâiklikten, devletçilikten ödün üzerine ödün veriyor. Zenginliklerin devlet eliyle paylaştırılacağı bir ekonomi politikası yerine, Menderes’in her mahallede bir milyoner yaratma felsefesine sarılıyor! Oysa CHP’nin görevi, her mahallede bir milyoner yaratmak değil, her mahallede yoksul kimse kalmamasını sağlamak olmalıdır. Kılıçdaroğlu, paylaşımcı bir CHP değil, vahşi kapitalizmin, daha çok üretim, daha çok kâr felsefesine yatkın bir CHP profili veriyor. Onlar buna CHP’nin “liberalleşmesi” gibi bir kılıf giydirmeye çalışıyorlar. Yeni CHP dedikleri, aslında vahşi kapitalizmin Cumhuriyet Devriminin öncü partisini boğma, safdışı etme operasyonundan başka bir şey değil!.. CHP yenilenmiyor, dedik ya, kendine yabancılaşıyor!..
 
AK- Peki, CHP’nin seksen küsûr yıllık düşünce yapısının yenilenmeye ihtiyacı yok mu?
SÇ- Güzel soru. Normal koşullarda bu tartışılabilirdi. Ama, bu günkü koşullar bu tür fantezist yaklaşımlara izin vermiyor. Şaka değil bu: Milli devlet öldü! Laik cumhuriyet yokolma sürecinde!.. Bu somut koşullar, Cumhuriyet Devriminin öncü partisine, eldekini (laik cumhuriyeti) koruma ve kollama görevini veriyor. Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin adım adım dinci bir rejime kaymakta olduğu gerçeğini görmezden gelerek liberalizm türküleri söylemesi, buna koşut olarak örneğin “Müslüman sosyalistler”i CHP’ye çağırması, CHP’ye dinci çevrelere hoş gösterecek vaazlar vermesi tek kelimeyle, oportünizmdir! Bu pragmatik yaklaşım, CHP’yi iktidar partisinin dublörü haline getiriyor! Denilebilir ki, AKP ile CHP arasındaki farklılaşma, giderek minimum düzeye inme sürecinde… Şu an Türkiye’nin en büyük sorunu, muhalefet boşluğudur. CHP, yeniden, Cumhuriyet Devriminin öncü partisi olmalıdır!..
 
AK- Gelelim yerel plana… Ereğli’deki siyaset mevzilenmesini ve organizasyonunu nasıl buluyorsunuz?
SÇ- Ereğli’de siyaset üretimi yok ki mevzilenmesi olsun! Siyasal partiler, huzurevini anımsatıyor insana! Hiçbir işlevleri yok! Bundandır Ereğli’deki mevzilenme, yerel yönetimi kerteriz tutuyor! Mevzilenme, yerel yönetime karşı olanlar ile yandaş olanlar şeklinde! Gerek ideolojik ve siyasal gerekse toplumsal ve kültürel açılardan hiçbir rasyonel yanı bulunmayan bu mevzilenme, haliyle, Belediye Başkanını “Tek Adam” olarak ön plana çıkartıyor! Posbıyık’ın ilkesiz bir siyasetçi olması, siyasal ortamı ortaoyununa dönüştürüyor!.. Siyasal atmosfer, Posbıyık’ın birbirini tutmayan sözleri ve eylemleri ile U dönüşleri yüzünden çorbaya dönüyor!.. Denilebilir ki, genel plandaki siyasal farklılaşma ile mevzilenme, Ereğli’de yok!..
 
AK- Bu duruma nasıl gelindi peki?
SÇ- Buraya girmek istemiyorum. Ama, Ereğli siyasetinin yozlaşmasında kişisel çıkarların temel etken olduğu söylenebilir. 
 
AK- Belediye Başkanı Posbıyık’ın nihayet CHP’de karar kıldığı görülüyor. Eşini CHP PM’ye aday göstermesi de bunun bir göstergesi. Nedir sizin bu konudaki görüşleriniz?
SÇ-Posbıyık yeniden Belediye Başkanı seçilmek istiyor. Bizans entrikacılığına dayalı kişisel politika üslubuna damgasını basan gerçek bu! Tamamen pragmatist ve makyavelist bir çizgi izliyor. Çıkarı varsa, dün küfrettiği kişiye açıktan açığa övgü düzmekten geri durmuyor. Bunun tersi de sözkonusu… Bu tavrın yol açtığı siyasal mevzilenme de gün gün biçim değiştiriyor bu yüzden!.. Ne yazık medya da bu kaotik ortamın bir figüranı durumunda!..
 
AK-Yerel gündemin başında Bayan Posbıyık’ın CHP PM adaylığı var. Daha doğrusu Posbıyıklar bizzat yaratıyor bu gündemi! Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
SÇ- Kurultayda PM’ye 625 kişi aday oldu. Bu rakam CHP kadrolarına kariyerizmin egemen olduğunu gösteriyor. Ama yine demokratik haklarıdır, saygı duyulur. Şu var ki, Halil Posbıyık’ın eşinin adaylığını iddialı ve abartılı bir şekilde kamuoyuna açıklaması yanlıştı. Kamuoyunda eşinin PM’ye seçileceği havasını yarattı bu! Nitekim, Neriman Hanımın PM’ye giremeyişi, kamuoyunda Posbıyık’ların yeni bir siyasal yenilgisi şeklinde algılandı. Hele işin içine “Ereğli ötelendi”, “Tarihi mücadele verdik” gibi yüzlerde tebessüm uyandıran iddialı açıklamalar girince konu sulandı! Herkes bilir ki PM seçiminde coğrafi/kentsel dengelerin bir önemi yoktur. Genel Başkan, partiyi yönetebilecek çapta kişilerden (hangi il’den olursa olsun) yer verir. Burada temel kıstas, yönetsel beceri, kariyer ve deneyimdir. Posbıyık’ın PM’ye girmesi zaten sözkonusu değildi. Buna rağmen, Posbıyık’ların “tarihi bir mücadele” sonucu PM seçimini kaybettikleri havasını yaymaları, şık olmadı. Tarihi mücadeleyi kime karşı vermişlerdi? Anahtar listeyi bizzat Kılıçdaroğlu hazırladığına göre, O’na karşı mı? Tarihi mücadeleden çıkan anlam buydu! Her Kurultayda görülen “renkli” listelerden birisinde yer almak ise, fanteziden başka bir şey değildi!.. Kişisel görüşüm, Halil Posbıyık, eşinin siyasal kariyerine, katkıda bulunmak şöyle dursun, zarar veriyor! Bunun en tipik örneğini genel seçimde yaşadık. Posbıyık araya girmeseydi, Neriman Hanım çok daha iyi bir performans sergileyebilirdi. Belki de milletvekili seçilirdi.
 
AK- Festival üzerine sizin yazdıklarınız yankısını bulmaya başladı. Festivale bir işlev kazandırılması fikri giderek daha somut bir zemine basacak gibi…
SÇ- Haklısın. Konuyu gündemde tutan başka arkadaşlar da var. Festivalin gerçekten işlevi yok. Dahası Ereğli’ye somut bir yararı da…Belli-başlı STK’ların konuyla ilgilenmesi ve festivale bir işlev kazandırmak için el ele vermeler ile ciddi organizasyonların temelini atmalarının zamanı geldi de geçiyor bile!.. Sonuçta bu festival Posbıyık’ı değil, Ereğli’yi bağlıyor!..
 
AK- Ereğli, görsel bakımdan büyük bir değişim içinde. Bu konuda siz ne diyorsunuz? Değişim sağlıklı, özgün bir değişim mi?
SÇ- Ereğli’nin sadece sahil bantı değişiyor; içerlerde bir değişim yok. Ereğli’de hala Osmanlıdan kalma Arnavut kaldırımı döşeli mahalle yolları var! Kemer’e ve tepelere doğru dikilen konutlar, nüfus artışının doğal sonucu. Şu var ki, Ereğli, Osmanlı’dan kalma fiziksel yapısını büyük ölçüde koruyor hala!.. Posbıyık sahile çok para harcıyor. Sahil bantı, bir yanıyla lunaparka döndü, bir yanıyla da rüküşleşti!.. Kent, özgünlüğünü yitirdi, Akdeniz kentlerinin müsveddesine dönüştü. Bunlar benim kişisel gözlemim… Öte yandan, CHP’li yönetim, “sosyal belediye” kavramının çoktan anasını sattı! Muhtaca, fakir-fukaraya dönük tek girişimi yok belediyenin! Kılıçdaroğlu’nun açtığı 700 bin TL’lik havuzun parası ile 100 yataklı bir öğrenci yurdu yapabilirdi örneğin!.. Özetle, Ereğli bir tür Lale Devri yaşanıyor!..
 
AK- Teşekkür ederim.
SÇ-Bende.
 

Haber : 

Abone Ol