
BU NASIL ATEŞKES ?
11 Kasim 2025 21:59:34
İlkten genelde yanlış bilinen bir doğrunun altını çizmek istiyorum:
Filistinliler arap değil, Ege halkıdır. Filistin de İsrail’in esir aldığı bir devletçik değil, bölgenin adıdır. Bölge, Akdeniz’in doğu kıyısında, kuzeyde Aşağı Litoni ırmağından güneyde Gazze Vadisine, batıda da Arabistan çölüne kadar uzanır. Bölgeye Filistin adını veren İslam halifesi Hz. Ömer’dir.
Bölge, “Kutsal topraklar” olarak da bilinir. Üç semavi dinin çeşitli tarihsel olaylarla iç-içe geçtiği bir yerdir çünkü burası. Yahudilik bu topraklarda doğmuştur. Hz. İsa burada gömülüdür. Hz. Muhammet’in miracını gerçekleştirdiği Mescit-i Aksa bu topraklardadır. Özellikle Kudüs tüm önemli dinsel olayların odağıdır tarihte… Hz. Muhammet’in büyükbabasının da bu topraklarda gömülü olduğuna ilişkin bilgiler vardır.
Filistinliler Müslümandır.
Bölge antik dönemden bu yana Osmanlılar dahil bir çok devletin egemenliğine geçmiş, savaşlara, isyanları, çeşitli olaylara sahne olmuştur.
Filistin, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında İsraillilerin devletleşip ilhaklara girişmesiyle dünyanın gündemine oturdu.
Türkiye’nin sağı, dinsel bakımdan, solu da siyasal bakımdan Filistin’i gündeminde tuttu hep. İsrail’in yayılmacı/faşist ve soykırımcı vahşetinin en çok yankı bulduğu ve tepki verdiği ülkelerden birisi de Türkiye oldu. 1970’li yıllarda solcu gençler İsrail’e karşı gerilla savaşı veren Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) kamplarında eğitim alıp İsrail’e karşı çarpıştılar. Deniz Gezmiş bunlardan birisiydi. Sağcı/İslamcı kesin ise, İsrail’in Müslümanlar için de kutsal sayılan topraklarda Müslüman halkı yaptığı zulüme doğal olarak tepkiliydiler.
Bu tablo hâlâ sürüyor. Türkiye sağı ile solunu birleştiren ender yerlerden birisidir Filistin ve oradaki antiemperyalist/faşist ve antisemitist direniş…
Şuraya geliyorum:
ABD’yi arkasına alan İsrail, bir Filistin toprağı olan Gazze’yi yerle bir etti. 70 bine yakın sivili öldürdü, soykırım yaptı. Bir yılı aşkın süren bu kıyıma Müslüman ülkelerin büyük bir çoğunluğu sırtını döndü. Sırtını dönmeyenlerin tepkileriyse lafzilik sınırını açamadı. Sonuçta ABD/İsrail ikilisi Gazze’yi ele geçirdiler. Şimdi sırada Gazze’nin yeniden imarı ve siyasi yapılanması var.
Şöyle bir formül ileri sürülüyor. Orada ateşkesin kontrolünü ABD’nin önderliğindeki bir Barış Gücü üstlensin. Onlar asayişi sağladıktan sonra Gazze’nin yeniden imarına girişilsin…
Daha önce de sormuştum:
Peki, ABD/İsrail saldırılarına karşı toprağını savunan HAMAS ne olacak ? Ya Gazze halkı ?
ABD projesine göre HAMAS tasfiye edilecek, isteyen Gazze’liler de kente dönebilecek. Bunlar kentin yeniden imarında ucuz işçi olarak kullanılacak…
Bunun neresi adil bir ateşkes ve “barış” peki ?
Normali nedir ?
İşgalcinin Gazze’yi terketmesi ve direniş örgütü ile birlikte Gazze halkının kendi kaderlerini tayin etmesi değil mi ?
Siz direniş örgütünü tasfiye ediyorsunuz, halkı kendi toprağına koşullu kabul ediyorsunuz. Kısaca Filistin devletinin bir kenti olan Gazze’ye zorla el koyuyorsunuz!
İyi ama ne hakla ? Gazze, Filistin toprağıdır. Ne ABD’nin ne İsrail’in ve ne de ötekilerin orada işi yok ! Ulusların kendi kaderlerini tayin edemediği bir dünya düzenini epeydir yaşıyoruz zaten. Ama artık işin çivisi çıkmaya başladı !..
Şu da var:
ABD’nin Gazze projesi, kentte taş taş üstünde bırakmayan, 20 bini çocuk 70 bin kişiyi öldüren, işkence yapan, aç bırakan İsrail’i aklıyor, soykırımın üzerine örtü çekiyor ! Bu rezaletin adı da “barış” filan oluyor !..
ETİKETLER : Yazdır







