
BENİM GÖREBİLDİĞİM..
30 Ekim 2025 22:16:26
İktidarın son bir yılda izlediği politikalar, erken veya zamanında yapılacak seçime endeksli politikalar…
CHP’nin kuşatılması, iktidarın seçim stratejisinin somutlaşmış hali ! Çok gözükara ve çok köşeli bir strateji bu. Ama sanıyorum kendi açılarından gerçekçi de. Bakın niçin ?
CHP yerel seçimden bu yana birinci parti. Cumhurbaşkanı adayı olan İmamoğlu ile onun seçime girmesinin engellenmesi halinde olası aday olan Mansur Yavaş, hemen her ankette Erdoğan’ı solluyorlar.
Yarın seçim olsa Erdoğan ile AKP’nin bugünkü siyasi konumlarını sürdürmelerini sağlayacak bir sonuç almaları çok zor olur.
Bir siyasi iktidar bu koşullarda iki tavır takınabilir:
Ya, en kısa süre içinde erken seçim kararı alıp iktidarı devreder.
Ya da, tam tersi iktidarı bırakmamak için pragmatizmin sınırlarını da zorlayan bir çizgi tutturur. Bu riskli bir çizgidir elbette, ama iktidarın nimetlerinden olmamak için bu tür riskler alan çok iktidar var dünyada. Hele hele o iktidar, AKP gibi FETÖ darbe girişiminin kıyısından dönmüş bir iktidar ise !
AKP’nin bugün izlediği stratejinin sonucu ne olur bilmiyoruz, ama sonuna kadar gideceğini görmemek için kör olmak gerekiyor !..
Bunun nedeni de sır değil: AKP sadece bir seçim yitirme olasılığı ile karşı karşıya değil, seçimi yitirirse üstlendiği tarihsel misyonun bilinmez bir zaman için kesintiye uğraması olasılığı ile de karşı karşıya !..
Şu da var:
AKP seçim öncesi uygulayacağı popülist politikalarla CHP ile arasındaki oy farkını dengeleyebilir belki. Buna ek olarak başta Gelecek ve Deva olmak üzere eski AKP’lilerin partileri ile ittifaklar da yapabilir.
İktidarın en büyük sıkıntısı PKK süreci ile Kürt Sorunu’nun belirli bir çözüme kavuşturulmasının nerdeyse zorunluluk haline gelmesi.
AKP bu zorunluğa boyun eğerse seçimde kitlelere nasıl anlatacağının şimdiden sıkıntısını yaşıyor bugün.
Önceki seçimlerde AKP’nin hazırda tuttuğu klasik retoriği CHP-PKK ittifakıydı. Her seçimde bu tema işlenir, epeyce işe yarardı.
Apo’nun serbest bırakıldığı dağdaki PKK’lıların düze indiği, DEM/Apo’nun diğer taleplerinin karşılandığı koşullarda gidilecek bir seçimde AKP kitlelere ne söyleyecek, bunları nasıl izah edecek ?
Sanıyorum ortaya çıkacak böyle bir tablonun şu anki eskizleri AKP’yi fena halde rahatsız ediyor. Süreç bu yüzden kendi çevresinde dönmeye başladı. Erdoğan’ın dün DEM heyeti ile yaptığı toplantı sürecin yeniden rayına girmesini sağlar mı, şüpheliyim.
Sürecin ilerlememesi ile Bahçeli’nin Kıbrıs önerisine Erdoğan’ın soğuk yaklaşması, MHP/Bahçeli’yi de gitgide germeye başladı. Bahçeli’nin Anıtkabir’deki cumhuriyet törenine katılmaması, bunun doğal sonucu olarak Beştepe resepsiyonun da yer almaması bir sağlık sorununa denk gelen talihsiz bir olay mıydı, yoksa edilgen bir tepki mi ?
Bahçeli, Terörsüz Türkiye Projesinin önderliğine soyunmakla siyasi bir risk alacağının da farkındaydı. Milliyetçi hareketin diğer partilerinden yoğun eleştiriler alacaktı ve aldı da. Sürecin yarım kalması halinde bunun faturasının kendisine çıkartılacağının da farkında elbette.
Acaba diyorum, MHP/Bahçeli’nin gitgide bariz hale gelen AKP’ye dönük eleştirel tavrı bir yerde kopuşmaya gider mi ?
Siyasette her şey olabilir, ama sanmıyorum.
Erdoğan’ın Bahçeli’ye de ihtiyacı var, DEM’e de ! Bu ikisinin desteği olmadan anayasa değiştirilemez ve Erdoğan yeniden aday olamaz.
Anayasa değişikliği ile aday olsa bu kez seçim retoriğinin en önemli unsurunu CHP’ye kaptırmış olacak.
Şu sıralar en sıkıntılı partinin CHP olduğu düşünülüyor, oysa AKP bence. AKP, karşı karşıya olduğu sorunların tümünün altından kalkıp iktidarını sürdürme gibi çok zor bir yola girdi. Acaba diyorum, iktidarını koruma olasılığını büsbütün yitirmemek için köşeli stratejisini terk
edip Türkiye’yi rahatlatacak daha mülayim bir yola girer mi ? Girmeli bence, ama bu saatten sonra çok zor !..
ETİKETLER : Yazdır







