
HAMAS YOL AYRIMINDA !..
16 Ekim 2025 22:15:32
Ben, eleştirileri her zaman saygıyla karşılayan, gerektiğinde özeleştiri yapan ve okurundan özür dileyen, ayrıca ona hesap veren eski kuşak yazarlarından birisiyimdir.
Bugün okurla, kafamda hala bir soru işareti olan bir konuyu tartışmak istiyorum. Kesin hata yaptığımdan emin olsaydım, özeleştiri yapıp özür dilerdim, ama emin değilim. Bu yüzden konuyu tartışmak istiyorum.
İki yıl kadar önce HAMAS’ın İsrail’e bir baskın düzenleyip onun çok övündüğü “demir kubbe”sini delmesi çok değişik şekillerde yorumlanmıştı.
Kimi yazarlar “baskın”ın danışıklı dövüş olduğunu iddia etmiş, HAMAS’ı sonucu belli bir “hileli savaş” çıkartmakla suçlamıştı.
Kimi yazarlar da saldırının öncesinin olduğunu, HAMAS’ın saldırısının bir intikam saldırısı olarak kabul edilmesi gerektiğini yazıp HAMAS’a arka çıkmışlardı.HAMAS’ın saldırısı, onlara göre, İsrail’in delinmez kabul edilen demir kubbesini delerek İsrail’i dünya kamuoyunda küçük düşürmüştü…
Ben’se, üst üste yazdığım iki yazıda HAMAS’ın İsrail’e baskın yapmasını “hata” olarak nitelemiş, ama eylemin provokatif bir eylem olduğunu ileri sürenlere katılmamıştım.
İki yıl bu çizgimi korudum. HAMAS’ın İsrail saldırısı evet hataydı, çünkü saldırı sonrası neler olabileceği hesaplanmamıştı, ama sonuçta İsrail’in daha önceki kanlı eylemlerine bir yanıttı da, bu anlamda saldırıdan çok bir savunma eylemiydi…
HAMAS’ın cihatcılığı ile savaştaki konumu da farklı şekillerde değerlendirilmişti o sıralar:
Kimi yazarlar, HAMAS’ı “köktendinci bir terör örgütü” olarak niteleyip karşıya alırken, savaşın “hileli savaş” olduğunu ileri sürenler HAMAS’ı İsrail saldırılarının sürmesine zemin yaratan bir Truva atı olarak niteliyorlardı.
Ben’se HAMAS’ın ideolojik formasyonuna bakılarak karar verilmesinin doğru olmadığını, savaştaki konumunun toprağını savunanlara özgü bir konum olduğunu ileri sürüp onu bir terör örgütü değil direniş örgütü olduğunu niteliyordum.
ABD’nin Afganistan’ı işgal ettiği dönemde gerçekte bir cihatçı örgüt olan Taliban’a da aynı nedenle sahip çıkmıştım. Taliban cihatçı bir örgüt olabilirdi, ama sonuçta vatanını savunuyordu, bu anlamda antiemperyalist bir direniş örgütüydü.
HAMAS’ın terör örgütü olduğu iddialarına da karşı çıkıyordum. Terörün ayırtedici özelliği, bilerek/tasarlayarak sivil halka zarar vermektir.
Peki Gazze’de sivil halka kim zarar veriyordu bilerek ? HAMAS mı, İsrail mi ? İsrail zarar veriyordu. Sivil hedefleri sürekli olarak bombalayarak yapıyordu bunu…Burada bir terörist varsa, toprağını savunan HAMAS değildi, İsrail’di !
İsrail’in arkasındaki ABD de, olanca demokratikliğine (!), barışçılığına (!) rağmen gerçekte bir terör destekçisiydi…
Şimdi, beni rahatsız eden son gelişmelere geliyorum:
HAMAS, eğer ABD’nin Gazze için öngördüğü Barış Planı’nı olduğu gibi kabul ettiyse, bu aynı zamanda halkını savunmaktan vazgeçtiği anlamına da gelir mi kabul edilemez. Yok, silahsızlanmaya direnip “Filistin Fiistinlilerindir” sloganına sadık kalan bir pozisyon takınırsa, önceki konumuyla örtüşen bir tavır sergilemiş olur.
Trump, şu sıralar esip gürleyerek HAMAS’ın silah bırakmasını istiyor, bırakmazsa bıraktıracağını söylüyor, tehdit ediyor…
Duruma bakın siz ! Bir de barıştan sözediyorlar ! Barış, savaşan iki devlet arasında imzalanır. Savaşanlardan birisi silahtan arındırılırsa bunun adı barış olmaz, esir almak olur !..
Gazze’de gerçekte barış anlaşması yapılmadı, şu an orada bir ateşkes olayı yaşanıyor. Ateşkesin barışa dönüşmesi için ABD ile İsrail’in Gazze’deki işgali kaldırmaları ve Gazze’yi Gazze halkına bırakmaları gerekiyor.
Bugün ilan edilen nasıl barıştır ki soykırımcı taraf silahlarını koruyor, soykırıma uğrayan halkın direniş örgütü silahsızlandırılıyor!
HAMAS bu zilleti kabul etmemelidir. Eğer ederse, hakkındaki provokasyon teorilerine yeni ve haklı bir zemin yaratır.
ETİKETLER : Yazdır







