
DÛYUNU UMUMİYE VAZİYETLERİ…
05 Agustos 2022 14:32:20
Geçende de yazdım.
Varlığı ile onur duyduğumuz sosyalist iktisatçı Prof.Dr. Korkut Boratav nedense pek üzerinde durulmayan şu tespiti yaptı:
“İktidar kalsa da değişse de yolun sonunda IMF gözüküyor…”
IMF ne ?
Batı’nın tahsilatçısı, bir tür Dûyunu Umumiye İdaresi !
Osmanlı’yı sonunda onun aracılığı ile yıkmışlardı.
Batı ya da emperyalizmin, “borçlandır, ele geçir” sloganı 19. Yüzyılın son çeyreğinde osmanlı’yı da köleleşme sürecine soktu. Devlet gırtlağına kadar borç içindeydi. Hazine tamtakırdı. Gelirleri/bütçeyi yüksek göstermek için palavra üzerine palavra sıkılıyordu. Örneğin 1874-1875 bütçesinde devlet gelirleri 25 milyon Osmanlı lirası olarak gösterilmişti. Gerçek gelir ise, 17 milyon liraydı ve bunun 13 milyon lirası dış borçlara gidiyordu. Devletin çarkını çevirmek için elde kalan para 4 milyondu.
Ne oluyordu peki ?
Saray, çılgınca borçlanıyordu. Borcu borçla çevirmeye çalışıyordu…
- yüzyılın son çeyreği geldi, devlet, bırakın borçların anaparasını, faizlerini bile ödeyemez hale düştü. 1875’te borç faizinin ancak yüzde 50’sinin ödenebileceği açıklaması üzerine Batı ayağa kalktı, Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Çarlık Rusya savaşı bunun üzerine çıktı. Çarlık orduları İstanbul’un Yeşilköy’üne dayandı. Bu aslında Batı’nın Çarlık aracılığı ile Osmanlı’ya verdiği bir dersti. Oysa, Osmanlı’nın toprak bütünlüğü güya daha önce yapılan anlaşmalarla garanti altındaydı. Sermaye çıkarları tüm anlaşmaların üzerindeydi !
Peşi gelecekti ve geldi de. bakıldı ki Osmanlı borçlarını ödeyemiyor, o zaman “biz alırız” yolu tutuldu. 1878 yılında Berlin’de yapılan toplantıda, Osmanlı’dan alacaklı devletlerin paralarının bir uluslararası örgüt aracılığı ile bizzat tahsili kararlaştırıldı. Bir Meclis kurulacaktı, bu meclisin içinde Osmanlı’dan alacağı olan İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya, İtalya gibi ülkeler, Osmanlının vergilerine el koyarak borçlarını tahsil edeceklerdi.
Örgütün adını Düyunu Umumiye İdaresi (Genel Borçlar yönetimi) koydular.
Osmanlı iflas etmişti.
Düyunu Umumiye Meclisi devletin gelirlerine el koyuyor, çok zorunlu ihtiyaçların karşılanması dışında kalan kısmını aralarında paylaşıyorlardı.
Ekonomik bağımsızlığını tümüyle yitiren Osmanlı, giderek siyasi bağımsızlığını da yitirecekti.
İttihatçıların 1908’de Abdulhamit’i devirmesi de işe yaramadı. 1914’te başlayan 1.Dünya savaşı ile bu kez Osmanlı topraklarının paylaşılmasına girişildi…
Sonucu biliyoruz.
Kurtuluş savaşını da içine alan Cumhuriyet Devrimi olmasa, bugün Osmanlı padişahı ve halifesi (bilmem kim,) “Şehzadelerin yurdu” olan Manisa çevresinde filan fındık kadar bir uydu devletin başı olarak törensel varlığını ancak koruyabilecekti. Hepsi bu.
**
Osmanlının çöküş dönemini düşündüren bir ekonomik tablo var şu an. Devlet gırtlağına kadar borçlu, borçlarının anaparasını ödemek bir yana, faizini bile ödemekte bile zorlanıyor, borcu borçla çeviriyor…
Bu bataktan çıkışı AKP iktidarının gerçekleştirme şansı kalmadı, çünkü zaten durumu yaratan o. Peki CHP’li 6’lar iktidara gelirse, Türkiye’yi IMF’lik olmaktan kurtarabilir mi ?
Boratav hoca umutsuz !
Yanılmasını o kadar çok istiyorum ki !...