"KÖMÜR VAR, KÖMÜRE İHTİYAÇ VAR, AMA ÜRETEMİYORUZ!..?

Aysun Kaya röportajının 2. Bölümünü sunuyoruz.. AK- Zonguldak nasıl emekli kenti haline geldi?

Abone Ol

Aysun Kaya röportajının 2. Bölümünü sunuyoruz..


AK- Zonguldak nasıl emekli kenti haline geldi?

 

SÇ- Özkaynaklara dayalı üretken ekonomi anlayışının terk edilmesi yüzünden!.. Cumhuriyet Devriminin yapıldığı 1920’ler Türkiyesinde sanayi falan yoktu. Türkiye tipik bir tarım ülkesiydi. Üretim de karasabana dayalı olduğu için, tarımsal ihracat da devede kulaktı!.
Atatürk ve arkadaşları, Türkiye’de sanayileşmenin başını çekecek bir milli burjuvazi olmadığı için, devleti onun yerine koydular. Sanayileşmede ya da ekonomik çağdaşlaşmada, devlet aygıtını kullandılar. Devletçilik, bu nedenle, bir bakıma metazori olarak, devrimin temel ilkelerinden birisi oldu.
1923’de toplanan İzmir İktisat Kongresi, toplumsal model olarak kapitalizmi öngörmüştü. Devlet öne çıkacak, yerli sermayenin gelişmesi için teşvikler uygulanacaktı. Şu var ki zaman yoktu. Devlet, kaçınılmaz olarak, sanayileşmenin başını çekti. Kömür, demir-çelik, çimento, şeker, tekstil, demiryolu vb. yatırımları devlet yaptı. Model, kapısı karma ekonomiye açık devlet kapitalizmiydi.
İlk sanayileşme hareketinin odağı da, demir-çelik üretiminin olmazsa olmazı sayılan taşkömürü yataklarına sahip Zonguldak’tı. İlk sanayi kentimiz Zonguldak oldu bu nedenle…
Taşkömürü 1936’da Fransızların elinden alınıp millileştirildi. İlk termik santral buraya kuruldu,. İlk demir-çelik fabrikası kent sınırları içindeki Karabük’te açıldı… Hem kömür ve hem de tüm bölge, entegre dev bir işletmeye dönüştü.
Kömür işletmesi hızla gelişti. Özellikle savaş yıllarında, 1940’lı yıllarda, yıllık üretimi 5 milyon/ ton’a ulaşan ve 35 bin iççinin çalıştığı dev bir kuruma dönüştü. Ben bu yılları “Taşkömürü Havzasının Devletçilik Dönemi” adındaki kitabımda ayrıntılı olarak anlattım.
1946’da emperyalizmin dayatması ile geçilen çok partili yaşam, yine aynı gücün dayatması ile DP iktidarını yarattı. DP, Batıcı Özel Sektörcü bir modelle ortaya çıktı. Model hızla, işbirlikçi bir burjuvazi yarattı. Türkiye, ABD’nin sultası altına girdi!.. Özkaynaklara dayalı devletçi kalkınma modelinin yerini, ithalata dayalı tüketim ekonomisi modeli aldı!..
Aradaki 27 Mayıs’a rağmen, bu model hala varlığını koruyor.
Özellikle Amerikancı/ dinci Turgut Özal döneminde özelcilik şaha kalktı; AKP ile zirve yaptı! Devletin elinde ne varsa, fabrikalardan ormanlara, otoyollara kadar satılmadık bir şey kalmadı!.
Geçenlerde Yeni CHP’nin ekonomi-politikasının anahtarını açıklayan CHP’nin İkinci Adamı Adnan Keskin, sadece rantın adaletli paylaşımına değil, aynı zamanda üretime de önem vereceklerini söyledi. Ama, modeli açıklamadı. CHP iktidar olursa, üretim artışı nasıl sağlanacaktı? Bu, devletçiliğe bir dönüş sinyali miydi, yoksa özel sektöre yeni teşvikler sağlanacağının sinyali mi?..
Yeni CHP’nin özel sektörcü doğası, ilk olasılığı peşinen eliyor!..
Zonguldak da özelcilikten nasibini aldı. Bir devlet işletmesi olan TTK parçalandı; “entegre işletme” kimliğini yitirdi. Kömür sahalarının önemlileri, “atıl” argümanıyla özel sektöre peşkeş çekildi. TTK gitgide çaptan düştü. Yıllık üretimi Ülke ihtiyacının onda birinin altında kaldı!
Buna karşılık üç kuruş sermaye ile madene giren özelciler, kısa sürede de Karun gibi zenginleştiler!..
Kömür, özelcilerle birlikte 2.6 milyon tona kadar düşen yıllık üretimi ile demir-çeliklerin cazibe alanı olmaktan çıktı; yerel kömür baronları yaratan bir araca dönüştü!..
Bunun doğal sonucu olarak, -başka yatırımlara da sahne olmayan- Zonguldak, emekliler kenti haline geldi! İşsizlik tavan yaptı.
Yeni CHP’ye bakıyoruz, kömürde devletçiliği savunun bir çıkışları yok! Yeni CHP de özelciliğe teslim olmuş durumda!..
Özetle; sözümona solcu siyasal partileri, işçi sendikası (GMİS) ve öteki demokratik kitle örgütleriyle Zonguldak, kömürde de özelciliğe beyaz bayrak çekti!.. Üretken yatırımlar da olmadığı için, Türkiye’nin ilk sanayi kenti, toprakları altındaki 2.5 milyar tonluk servete rağmen, gitgide ufalıyor ve çöküyor!.. Tek kazançlı, kömür mafyasıdır!..

 

AK- Peki çözüm ne sizce?

SÇ- Devletçi modele dönüş!..


EREĞLİ’DE SİYASAL MEVZİLENME


AK- Ereğli’de durum ne?

S.Ç- Erdemir dışında Ereğli’de de ciddi yatırımlar yok. Ereğli, esas olarak Erdemir’in yarattığı katmadeğerlerle geçiniyor. Tali olarak da emekli ve memur maaşları ile!.. Ereğli, sac ve biraz da çimento dışında dışarıya bir şey satmıyor. Buna karşılık iğneden ipliğe her şeyini dışarıdan alıyor. Erdemir’in ara alımlarının yüzde 40’nı Ereğli’den yapması ticarete hatırı sayılır bir ivme kazandırıyor. Özetle, Erdemir hala Ereğli’nin toplumsal gelişiminin temel kuruluşu durumunda.

 

AK- Ereğli’de, sizin deyiminizle, siyaset üretimi çok kısır, hatta hiç yok. Bu durum, 100 bin nüfuslu bir sanayi kenti için tuhaf değil mi?
SÇ- Tuhaf tabii! Ama bu, dışa dönük siyaset üretimi için sözkonusu! Yeraltı (merdivenaltı) siyasetçiliği doludizgin!

 

AK- Biraz daha açar mısınız?
SÇ-
Siyaset kitlelerle yapılır, ama yerel siyasetçilerin kitlelere (Ereğli halkına) söyleyecek bir şeyi yok! Bu yüzden siyaset içine kapanıyor; içe dönük bir kariyer kavgasına dönüşüyor. Siyaset deyince çokları bunu anlıyor! Örneğin, devletin Ereğli’ye soğuk bakması, Zonguldak’ta olduğu gibi Ereğli’de de yerel yönetimin CHP’de olmasıyla ilgili! Ama ne AKP’de bunu kitlelere anlatacak birileri var, ne de CHP bundan yararlanabiliyor! Karada balık avlamak (!) gibi saçmalıklar hepsinin üzerine tüy dikiyor!..

 

AK- Sizin bu saptamanız, Ereğli’de siyasal mevzilenmenin de bulanıklaştığı anlamına mı geliyor?
SÇ-
Hayır. Siyasal mevzilenme de merdivenaltında anlamına geliyor. Türkiye’de bugün siyasal mevzilenme, ulusalcılar ile dinciler arasındaki mevzilenmedir. İki kutup bu! Ereğli’de de böyle bir mevzilenme var; ama, dedim ya, merdivenaltında! Bunun bir nedeni de, yerel iktidarın CHP’de olması! Yerel yönetimin başındaki kişinin, oy kaygısı ile izlediği ilkesiz (çoklu, pragmatik) siyaset üslubu da bunda etkili! Ama bu bile, ana mevzilenmenin Ereğli’de de yankısını bulmadığı anlamına gelmiyor! Mevzilenme, yeraltında! Merdivenaltı derken bunu kastediyorum!..


ZİHNİYET DEĞİŞMELİ


AK- Zonguldak ile Ereğli merkezinde sizce AKP mi, yoksa CHP mi daha şanslı gelecek seçimde? Ayrıca CHP, Posbıyık’ı yeniden aday gösterir mi?..
SÇ-
Seçime bir yıl var. Uzun bir zaman bu’ Ereğli ile Zonguldak merkezinde seçimi kimin kazanacağı konusunda fikir yürütmek, tahminlerde bulunmak gerçekçi olmaz. Tabii bazı bulgular yok değil; örneğin genel seçimin Ereğli merkezindeki sonuçları yerel seçime aynen yansırsa, şans ibresi AKP’ye döner. Ama, iki seçimin formatı farklıdır. Genel seçimde partiler, yerel seçimde de kişiler öne çıkar. Bu yüzden şimdiden seçim tahminlerinde bulunmak doğru olmaz. Ama şunu da ekleyeyim: Ereğli’de yerel seçimin formatı, genel seçimle yer de değiştirebilir. Yıpranmış adaylar böyle bir “sapma”ya neden olabili!..
Ama, şu kesindir: Ereğli’de olsun, Zonguldak merkezinde olsun çok sert, kıran kırana bir seçim süreci yaşanacak. O kadar ki demokratik teamüllerin, hukuk ilkelerinin, siyaset etiğinin alenen çiğnenmesi bile sözkonusu olabilecek! Geçenlerde AKP’nin ileri gelenlerinden birisi şöyle dedi bana: “Şöyle veya böyle, Zonguldak ile Ereğli belediyelerini alacağız!
Şöyle veya böyle”nin ne anlama gelebileceğini okurlarımıza barakalım! Ama şu da var: Ateş olmayan yerden duman çıkmaz! Demek ki “şöyle veya böyle”nin dayandığı bazı maddi temeller var!..
Posbıyık’ın adaylığına gelince… Bu konuda da tahminlerde bulunmak doğru olmaz. Sonuçta CHP’nin bileceği bir şey bu! Ama şunu söyleyebilirim: Posbıyık’ın adaylığı CHP’ye artı-oy sağlamaz artık! Posbıyık’ların varını-yoğunu ortaya koyduğu genel seçimlerin sonuçları bunu öğretiyor bize!..
Aslında bunların hiçbirisi önemli değil! Önemli olan, hangi zihniyetin belediye yönetimine geleceğidir! Şu anki yönetimin üslubu ve onu belirleyen zihniyeti, ranta dayalı elitist (seçkinci) bir model! Belediye yönetimi bu nedenle üretken değil, sosyal planda da burnunun ucuna dargelirli halkı değil, bir avuç seçkini koyuyor! Süse-püse dayalı yatırımlar, kolay rant sağlamanın aracı! Tıpkı, sık sık yinelenen imar planı tadilatları gibi!..
Bence bu bireyci ve tüketici modelin yerini, üretken ve toplumcu bir model almalıdır! Üreten ve rantı adilane şekilde (hizmet olarak) paylaştıran bir belediye!..
CHP’li Eskişehir belediyesi, Porsuk çayının kıyısında tersane işletiyor, gemi yapıyor; hem istihdam sağlıyor hem de para kazanıyor! Aynı belediyenin atölyeleri, raylı sistemi, beton fabrikası, vb. var. Üretiyor, istihdam sağlıyor ve bunları hizmet olarak “hakça” paylaştırıyor.
Ereğli’de bu zihniyet yok! Ereğli belediyesi, sosyaldemokratların çok sevdiği bir ifadeyle, sosyal bir belediye değil! Bireyci, elitist (seçinci) bir belediye!.. Altyapıya değil, üstyapıya savurgan yatırımlar yapan bir belediye!..
Önümüzdeki seçimlerde biz, toplumcu belediyeciliği burnunu ucuna koyan, bu doğrultuda somut projeler üretenleri destekleyeceğiz.Kriterimiz bu!..
CHP’li Ereğli Belediyesinin mevcut hizmet anlayışı, Yeni CHP’ye bile yakışmıyor!..
AKP, Posbıyık tipi bir belediyecilik anlayışını getirirse halkın önüne; merkezde 10 bini bulan işsizleri, yoksul kesimleri dikkate almayan bir zihniyeti, bu işin üstadı dururken halk kitleleri niçin oy versin onlara!..


Haber : 

Abone Ol