Gündem

Geliyorum diye diye…

Uzmanlar; “Bu coğrafyada madencilik olmaz” diye uyarmışlardı. Özellikle de altın madenciliği…Nedeni, maden bölgesinin fay hattı üzerinde olması ile Fırat nehrine yakınlığı idi.

Abone Ol

Altın çıkartmak için çok etkili bir zehir olan siyanür kullanılıyordu. Her altın madeninde, madenin çapına göre, bir siyanür havuzu oluyordu. Bir deprem, sel, toprak kayması durumunda havuzdaki siyanürlü suyun yeraltı sularını ve varsa civardaki akarsu veya göle, denize karışması olasılığı vardı.

Erzincan/İliç böyle bir yerdi. Ama, uzmanların eleştirilerine kulak asmadılar ve Kanada’lı şirkete burada altın araması ve işletmesi içir ruhsat verdiler.

Felâket kapıyı çaldı sonunda !

Heyelan 9 işçimizi yuttu. Kayan zehirli toprakların Fırat nehrine ulaşması riski var. Ayrıca o alandaki tüm toprak zenginliği de bitti !

O madeni açmak için binlerce ağaç kesilmişti. Büyük bir ekolojik felaket yaratılmıştı. Ağaçların kesilmesinin heyelan riski yarattığı da biliniyordu. Kanadalı şirkete ekolojik sorunlar yarattığı için daha önce ceza da kesilmişti, yani risk gözönündeydi !

Felâket sırasında toprak altında kalan 9 işçimize bu satırların yazıldığı sırada henüz ulaşılmamıştı. Şu anki en büyük dileğimiz işçilerimizin heyelandan sağ salim kurtarılması…

Türkiye’nin çeşitli yerlerinde ağaç katliamı yapılarak açılmış başka madenler de var ve bunların risk oluştuğu uzmanlar dile getiriliyor, rant hırsı eleştirilerin görmezden gelinmesine yolaçıyor.

Bilmiyoruz, İliç faciası bir ders olacak mı ilgililere!

Yeni Ufuk


Haber : 

Abone Ol