Gazetelere Test!..

Geçtiğimiz hafta sonunda Ereğli Belediyesinden bir ilgili, Belediyeden ilan alan yerel gazetelere ilan ücretlerini aldıkları sırada şöyle bir soru yöneltti: " Belediyenin muhasebe departmanı ile bir sorununuz var mı? "

Abone Ol

Geçtiğimiz hafta sonunda Ereğli Belediyesinden bir ilgili, Belediyeden ilan alan yerel gazetelere ilan ücretlerini aldıkları sırada şöyle bir soru yöneltti:
    “ Belediyenin muhasebe departmanı ile bir sorununuz var mı?
    Soru anlamsızdı. Belediyeden ilan alan bir gazetenin muhasebe departmanıyla ne gibi bir sorunu olabilirdi ki! İlanın faturası kesilir, parası alınırdı. Basın ile muhasebe departmanının ilişkisi bununla sınırlıydı
    Soru Yeni Ufuk’a sorulmadı. Eğer sorulsaydı biz de aynı yanıtı verir, muhasebe ile bir sorunumuzun olmadığını söylerdik.
    Bizim sorunumuz,açıkça, mertçe yazdığımız gibi, muhasebeden de sorumlu olan Başkanyardımcısı Atike Önder ismindeki hanımla!.
    Nedeni de şu:
    Atike Hanım, eşi Bünyamin Önder’in, Bedaş Ereğli Şubesi Müdürü iken Çaycuma’ya gönderilmesinin nedenini, Yeni Ufuk’un Bedaş ile ilgili haber ve yorumlarına bağlıyor; buadan kalkarak, Yeni Ufuk’la en küçük bir bağlantısı olmayan ve beş yıldır Belediyenin muhasebe servisinde çalışan Ahmet Naim Çıladır’ı, hiçbir gerekçe göstermeksizin görevinden alıyordu! Atike Hanım, aklısıra, Yeni Ufuk’a misillemede bulunuyordu!
    Bu tasarruf, Atike hanımın bulunduğu mevkinin kaldıramayacağı düzeyde duygusal bir yapıya sahip olduğunu gösteriyordu. Önder’lerin bir sorunu varsa, bu sorunun Yeni Ufuk’la olması gerekirdi.
    Atike hanım, bu tasarrufu ile görevini kötüye kullanmıştı!..
    Biz bu gerçeği kamuoyuna yansıttık ve başka örnekler de vererek, Atike Önder’in iyi bir idareci olmadığının altını çizdik. Kulislerde dolaşan daha önemli söylentilere itibar etmeden!..
    Aslında, toplumsal ve siyasal kimliği ve kariyeri bulunmayan Atike Hanım, Yeni Ufuk’un muhatabı değildir. Biz, Ereğli Belediyesinin muhasebe departmanında yanlı davranışların da sergilendiğini ortaya koymak için bu yolu tuttuk.
    Yoksa, Atike Hanım bizim için üzerinde durulacak önemli bir isim değildir.
    Ahmet Naim’in yerine bir başkasına da aynı muamele yapılsa onun da titizlikle üzerinde dururduk!..
    Çünkü biz gazeteciyiz!..
    Atike hanımdan sorularımıza yanıt alamadık. Bu bizim aklımıza “sükût ikrardan gelir” özdeyişini getiriyor. Bu bakımdan aynı konuya yeniden dönmeyeceğiz.
    Mecbur kalmazsak!..

 

HAFTANIN KONUSU

 

TAKSİTLE VATAN GÖREVİ!..

 

Askerlik vatan görevidir. Vatan dediğimiz coğrafyayı ve içerde teröre karşı halk kitlelerini birilerinin koruması gerekir. Bizde bu görevi askerler yapar, yaygın bir ifadeyle Mehmetçikler !..
    Mehmetçik, halk kitlelerinin askere olan güvencesinin simgesidir. O güven duygusunun kökleri Kurtuluş Savaşın’da yatar. Mehmetçik’in her türlü belada halkı kucaklayan müşfik varlığında yatar.
    Şehitlik dediğimiz, vatan görevi sırasında can verme, insan soyunun en üst mertebesidir.
    Anadolu’da binlerce aile, o ailelerin köyleri, acısını içine gömüp şehitleriyle övünür, gururlanır. Şehit babalarının, analarının ölüm acısını, “vatan sağolsun” sözleriyle göğüslemeleri, vatan kavramının kutsallığının en yalın ifadesidir.
    Mehmetçik adayları askere törenle uğurlanırlar…
    AKP iktidarı, bedelli askerlik ve vicdani red’le vatan ve vatan görevi kavramlarının da üzerine limon sıktı ! Hem TSK’yı güçsüzleştirme, etkisizleştirme politikasına yeni bir halka ekledi; hem de 30 yaş üzerindeki asker kaçaklarından sağlayacağı yüklü para ile, sinyaller veren ekonomiye taze kan sağlama yolunu açtı. Vicdani red, işin “demokratik” sosu !.. Bundan da en çok PKK yandaşları yararlanacak !..
    Sonuç ?
    Parayı bastıran vatan görevinden yan çizecek. Parayı pat diye bastıramayanlara kredi verilecek, 20 günlük “vatan görevi” taksite bağlanacak !..
    Askere bakıyoruz, topuk vuruyor !..
    Nasıl olsa yoksul ailelerin Mehmetçikleri yedekte !.. Onlar vatan için can vermeye devam edebilir !.. Berikiler de “vatan görevi”ni Bodrum’larda, Amerikalarda, barlarda, pavyonlarda fink atarak eda edebilirler !..
    Bu gidişle galiba savunulacak vatan da kalmayacak !..
 

S.Ç 

 

MEDYA

 

ESAS HABER ATLANDI !..

 

    Erdemir çıkışlı bir CHP üyesi, hafta içinde açıklama yaparak Türk Metal Sendikasını topa tuttu !
    Bizimki dahil, internet sitelerinde “mühim haber” oldu bu !..
    Oysa bu söylediklerinin haber değeri yoktu ! Ayrıca, açıklamayı yapanın, üyelik dışında bir siyasal rütbesi ya da kimliği de yoktu !..
    Yani, açıklama, CHP’yi bağlamıyordu !
    Kimi bağlıyordu ?
    Kendisini !..
    Peki öyle de nasıl “mühim haber” muamelesi gördü basından ?
    Anlaşılır gibi değil !..
    Özellikle politik beyanlarda iki şeye bakılır gazetecilikte:
    1 ) Açıklamayı kim yapıyor ve kimin adına ?
    2 ) Söylenenlerin haber değeri var mı ?

    Bir açıklama, belirli kurum tarafını yapılıyor ve ayrıca söylenenler halk kitlelerini ilgilendiriyorsa, haberdir bu !
    Aksi, dedikodudur !
    Anılan CHP üyesinin açıklaması iki açıdan da haber değerine sahip değildi.
    Anlaşılan, Türk Metal-i dövecek (!) ağır top kalmamıştı elde !..
    Esas haber budur işte !..
    Bu arada, şunu da unutmamak gerekir ki, CHP üst düzey yöneticileri de Türk Metal’e “nezaket” ziyaretinde bulundular.
    Haklılar ! Türkiye’nin en büyük sendikalarından birisi olan Türk Metal’le kavga etmek için, bir partinin veya siyasetçinin aklını peynir ekmekle yemesi gerekir !..

 

SİYASET

 

CHP İKİ PARÇA

 

    CHP’li bir Milletvekilinin Dersim yorumu,  parti içindeki “eski”leri ayaklandırdı! Bu olay, içten içe süregiden “eski-yeni” ayrılımının kısmen de olsa dışavurumuydu…
    “Yeni”lerin Dersim yorumuna tepki vermemeleri, ayrıca bedelli askerlik konusunda AKP’nin paraleline düşmeleri, CHP içindeki “eski-yeni” ayrımının ciddi boyutlara tırmandığını da gösterir.
    Yöremizde de var bu ayrım.
    “Eski”ler, altıoka sımsıkı sarılıp Atatürk çizgisini izlerken, yeniler Batı tipi bir sosyaldemokrat parti olma, yahut “liberal burjuvazi”nin Türkiye siyasetindeki ileri karakolu olma pozisyonuna gitgide ısınıyor görünüyorlar…
    Gerçek şu ki, Anadolu’nun hemen tümünde, CHP bugün iki parça !
    Bir parça Kuvayi Milliye çizgisinden ödün vermezken, “yeni”ler Tayyip Erdoğan’ın ısrarla izlediği Başkanlık modelinin yedek lastiği olmayı şimdiden kabullenmiş görünüyorlar.
    Genel Başkan Kılıçdaroğlu, iki arada bir derede !..
    Ereğli’de ise, iki tarafı da kollama oportünizmi öne çıkıyor.
    Yani Ereğli CHP’de esas hedef koltuk !..

 

SAĞLIK

 

AĞRI SERVİSİ AÇILDI AMA..

 

Ereğli Devlet Hastanesinde bir Ağrı Servisi açıldı.
Zaten ne varsa, Devlet Hastanesi’nde var !.. Devlet Hastanesi, elverişsiz binasına rağmen, birçok alanda özellere fark atıyor !..
Ağrı Merkezi çok yararlı olacak. Ancak, merkezdeki hekimlerin daha verimli olabilmeleri için bazı tıbbi cihazlara gereksinme olduğunu öğrendik. Bir an önce bu eksikliğin giderilmesi dileğiyle başarılar !..

 

HAFTANIN SÖZÜ

 

Dün dünde kaldı cancağızım
Bugün yeni bir şey söyle..
                                                 Mevlana

 

NOSTALJİ

 

AYDINLANMA DEVRİMİNİN ÖZETİ

 

 

    Tarih:30 Ağustos 1935.
    Yer:Zonguldak, Gazipaşa Caddesi.
    Askerlik Şubesi Başkanı Binbaşı Ali Alpın, 30 Ağustos töreninde Nutuk söylüyor..
    Alpın’ın Nutuk söylediği kürsü, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın (CHP) bayrakları ile sarılmış…
    Asker-altıok kürsüde el-ele !..
    Bu belgesel fotoğraf, Aydınlanma Devrimi’nin temel ittifakı ile öncü gücünün Zafer Bayramındaki birlikteliğini gösteriyor özetle…
    Cumhuriyet Bayramı törenlerinin iptal edildiği günümüze bakın bir de !.
    Nerden nereye !..

(Fotoğraf: Yeni Ufuk Arşivi)

 

 

HAFTANIN FAULÜ

 

İSDEMİR..ERDEMİR..

 

    AKP yanlısı derneklerimizden Ereğli İş Adamları Derneğinin yöneticileri, geçen hafta içinde, Erdemir’i eleştirdiler. Mevcut yönetimin Erdemir ile İsdemir’İn gerisine düşürdüğünü söylediler..
Böylece bu iki şirketi aynı kulvarda yarışan atletler olarak değerlendirdiler..
    Oysa, Erdemir ile İsdemir farklı üretim kulvarlardaki iki dev kuruluşumuzdur. İsdemir uzun ürün üretir, Erdemir yassı… Bu ikisi arasında üretim ve istihdam hacimleri ile teknolojik farklar vardır.
    Bu bakımdan bu ikisi kıyaslanamaz!
    İsdemir en büyük ilk 10 sanayi kuruluşu arasında Erdemir’in arkasında kalır, ayrıca!..
    Karlılık konusunu hiç ele almıyoruz !
    Özetle; iki güzide kuruluşumuzun küçük hesaplara alet edilmeye çalışılması yanlıştır, ayıptır !..
    Kaldı ki bu ikisi OYAK bünyesindedir.
    Yani birbirine omuz veren ulusal kuruluşlarımızdır.
    İşadamlarının bu gibi konularda daha bilgili olmaları gerekmez mi?..

 

BİLGİ KUTUSU

 

PEÇELİ ERKEKLER

 

    İslam öncesinin Cahiliye Dönemi’nin odağı olan Mekke ve Medine gibi büyük ticaret merkezlerinde toplumsal ve ahlaki kirlilik antik Roma’dan geri değildi !..
    Rivayet edilir ki, güzel-yakışıklı erkekler, kadınların tacizinden korunmak için, sokağa çıkarken peçe takıyorlardı !..

 

TARİH

 

ABDÜLMECİT VE KÖMÜR

 

Geçen 17 Kasım’da Osmanlı padişahı 1.Mecit törenle anıldı.
Oysa 17 Kasım, Abdülmecit’in ne doğum tarihiydi ne ölüm !..
17 Kasım, son padişah ve halife Vahdettin’in Türkiye’den İngiltere’ye bir İngiliz zırhlısıyla tüyme tarihiydi !..
Neyse.
Abdülmecit’in yaşamı, çok da halifeliğe yakışan bir yaşam değildi !.. Hazret, alemciydi; şarapçıydı.Dış ülkelerden ve Galata Bankerlerinden aldığı borçlarla keyfine bakmış, başta Dolmabahçe Sarayı olmak üzere Boğaz’daki yalıların çoğu onun zamanında yapılmıştı.
Galata Bankerleri de bunun karşılığını isteyecekti elbette.
İstediler de !
Ne istediler biliyor musunuz ?
1829’da bulunduğu halde henüz işletmeye açılamayan Zonguldak Kömür Madenini ! Mecit’in Hicri 1848 tarihli fermanı ile işletmeye açılan kömür madeninin işletme imtiyazını da, anladınız tabii, İngilizlere, onların kurduğu “Kömür Kumpanyası” na verildi.Kumpanya, uzun yıllar madeni-işçisi ile Zonguldak’ı sömürdü !..
Mecit, ilk oryantalist (Fanatik Batıcı) halife olarak ta anılır…

 

DEYİŞ

 

Sorumluyum ben çağımdan
Düz ovamdan dik dağımdan
Sömürgenİ toprağımdan
Sürene dek yazacağım
                                     Aşık İhsani

 

 

Düzeltme:

Yeni Ufuk gazetesinin bu haftaki sayısında yeralan "İsdemir..Erdemir" yazısı ile Aşık İhsani'nin ve Mevlana'nın deyiş ve sözlerinde dizgi hataları olmuştur. Doğrusu, internet sitenizde yeralıyor.

Gazetemizin okurlarından özür diliyoruz.


Haber : 

Abone Ol