Enflasyon, büyüme, kişi başına düşen gelir gibi belli-başlı verilerin görece iyileşmesi ekonomide başarılı adımlar olarak sunuluyor.
Öyledir de. Ancak bu verisel rehabilitasyonun halk kitlelerinin yaşam standardını yükselten bir sonuca kavuşamıyor nedense !
Ekonomik veriler iyiye giderken halk kitlelerinin geçim koşullarının kötüleşmesi sistemin sosyal eşitliğe nanik yapan temel karakterini yansıtıyor.
Türkiye’de milyoner sayısı büyüyor; bu veri ekonominin iyiye gittiği şeklinde niteleniyor örneğin !
Hiç ilgisi yok, bu veri sadece sosyal adaletsizliğin büyüdüğünü gösteriyor.
Bunun en çok tekrarlanan en sıradan örneğin milli gelirin yüzde 48’nin nüfusun yüzde 20 tarafından paylaşılması olayıdır !..
**
Şu sıralar kamu işçileri ile memur ve emeklilerin periyodik zam artışları var:
Hükümet, kamu işçilerine ilk altı ay için yüzde 16 zam önermişti, tepkilere yolaçtı. Türk-İş Başkanı bugün bir açıklama yaparak uygun bir teklif verilmemesi halinde 15 Temmuz’da greve çıkacaklarını açıkladı.
(Bu satırların yazıldığı sırada yeni teklif henüz açıklanmamıştı).
Memurlar ise toplusözleşme farklarına koşut olarak enflasyon farkı alacaklar. Ortalama memur maaşı yine yoksulluk sınırının altında kalacak.
Yoksulluk sınırının çok altında maaş alan 16 milyon işçi-esnaf emeklisine yüzde 16-17 civarında bir zam verileceği tahmin ediliyor. Bunun parasal ifadesi ortalama olarak birkaç bin liradır. Zamla birlikte ortalama emekli maaşı çok çok 18 bin liraya çıkacak. Açlık sınırı ise en son 27 bin lira olarak hesap edildi !
Ekonomi halk için vardır. Halkın geçim çıtasını yükseltmeyen ekonomik veriler kağıt üzerindeki parlaklığına rağmen gerçekte beş para etmez !..
Yeni Ufuk
Haber :

















