DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ

Sina Çıladır yorumluyor..

Abone Ol
“Ereğli dükalığı” yıkıldı, yeni bir sürece girildi...
 
  • Ereğli’nin en büyük ihtiyacı : Siyasal partilerin ve demokratik kitle örgütlerinin olağan işlevlerine kavuşacağı, basının tek kişinin ağzına bakmayacağı bir özgürlük ortamı…
 
Ereğli 30 Mart’tan önce bir tür dükalığa dönüşmüştü.Görünüşte tüm demokratik kurumlar; siyasal partiler,demokratik kitle örgütleri, meslek örgütleri ve nicel bakımdan büyümüş bir basın vardı.
Ancak bunların tümü belediyenin yörüngesindeki uydulara dönmüşlerdi !
Belediyeyi ise uzun yıllardır Tek Adam yönetiyordu.
100 bin nüfuslu kent, Tek Adam’ın özel mülküne dönüşmüştü. Zaten O da zaman zaman bu pramidal yapının tepesindeki kişi olarak şu sözleri dillendirmekten geri durmuyordu : “Ben Ereğli’nin sahibiyim
Bu zat, mensubu olduğu CHP’yi de mülkü (!) içine almıştı ! Örneğin büyük farkla kazandığı önceki dönem yerel seçimlerinin hemen sonrasında şu sözleri söylüyordu : “CHP yok, ben varım
Aynı zat, son yerel seçimde, seçmenlerden partisi için değil, kendisi için oy isteyecek kadar parti kavramını dışlamış bir görünüm veriyordu. “Ereğli’nin sahibi”, sahipliğin bir kez daha tescil edilmesini istiyordu !
30 Mart’ta dükalık yıkıldı ! Onunla birlikte antidemokratik piramidal yapı çökmeye başladı.
  
DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİ…
 
Buna, demokratikleşme süreci de diyebiliriz.
Tek Adam yönetimi artık tarihe karıştı.
Ancak, siyasal partiler ile demokratik kitle örgütleri ile, meslek örgütleri ve basın şimdilik bundan habersiz görünüyorlar !
Önceki dönemlerin Tek Adam fobisi hala varlığını koruyor !..
Oysa, Ereğli’de bugün, demokratik işlerliğin önünde engel kalmadı.
Yeni yerel yönetim bu imkanı teorik olarak sağlamış oldu.
Ereğli’nin demokratikleşme sürecinde herkese görev düşüyor.Başta da siyasal partiler ile basına !
Konuşan, demokratik haklarını kullanan, insiyatif alan, kısaca demokratik haklarına sahip çıkan bir Ereğli yaratmak önümüzdeki görevdir !..
 
YORUM  
 
RANTÇILIKTAN HALKÇILIĞA (MI) ?
 
Ereğli’nin siyaset sarkacının, Cöbekoğlu döneminin sonundan bu yana, sağda takılıp kaldığını söylemek yanlış olmaz. Son beş yıla CHP’nin damgasını basması bu gerçeği değiştirmiyor. Çünkü son beş yıla damgasını basan CHP’li yerel yönetim, fiiliyatta sağcı politikalar izledi.
Bunda CHP’li Başkanın, daha önce üç dönem sağ bir partinin mensubu olarak aynı süreci yaşaması belirleyici etken oldu. Denilebilir ki 30 Mart’ta sarkacın görsel olarak sağa kayması, fiiliyatta bir denge değişikliğinin olduğunu göstermiyor; sağın eni-konu radikalleştiğini gösteriyor.
Aradaki 5 yıllık CHP dönemi, sağın radikalleşmesine yol açan bir geçiş dönemi olmuştur.
Ereğli’de yerel yönetim, son CHP dönemi dahil, 20 yıldır inşaata ve ranta dayalı anti-sosyal bir çizgi izliyor.
Bu yönetim felsefesi, sağ partilere özgü bir felsefedir.Seçkincidir, özelcidir, vurguncudur,merkeziyetçidir. Halkçı ve demokrat değildir !
Günümüzün sorusu şu :
30 Mart’ta işbaşına gelen muhafazakarlar nasıl bir çizgi izleyecek ? Halkçıdemokratik bir çizgi mi, yoksa
merkeziyetçi-rantçı çizginin bir variantını mı ?
Tek Adam döneminin sona ermesi, demokratikleşme sürecinin (teorikman) önünü açtı.
Bunun fiiliyata dönüşmesi, için yeni yerel yönetimin demokratik-halkçı bir çizgi izlemesi gerekiyor.
Ereğli halkı bunu bekliyor !..
Geçmişin kötü izlerini silmenin yolu da bu kavşaktan geçiyor zaten !..
Haydi hayırlısı !..
 
Yeni Ufuk

Haber : 

Abone Ol