Politika

CANDAN: "YÖK'ÜN YETKİLERİ KISITLANDIRILMALIDIR!.."

AK Parti Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Ercan Candan, bütçe görüşmeleri sırasında mecliste bir konuşma yaptı.

Abone Ol
AK Parti Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Ercan Candan, 2015 yılı merkezi yönetim bütçe kanunu tasarısı görüşmeleri sırasında bir konuşma yaparak; yıllardır tartışılan YÖK’ün yetkilerinin azaltılarak; Eşgüdümlü planlamadan sorumlu bir kurum haline dönüştürmesi gerektiğini belirtti.
  
Candan bununla birlikte üniversitelerdeki rektörlük seçimlerinin de çifte yaraya neden olduğunun altınız çizerek, bu sorununda önüne geçilmesi gerektiğini belirtti.
  
Konuşmasında dünya Yüksek Öğretim Kurumlarından da örnekler veren Candan, şunları söyledi:   
 
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,
  
Yükseköğretim bütçesi üzerine konuşmak için grubum adına söz almış bulunuyorum. 
 
Bir bütün olarak yükseköğretim kurumunu ele aldığımızda aslında kurulduğundan beri bazı önemli nicel gelişmeler yaşanmıştır. Bunlardan kısaca bahsedeceğim sonra diğerlerinden bahsedeceğim.
  
Bu süreçte devlet üniversitesi sayısı özellikle hükümetimiz döneminde nicel olarak artmıştır. 2002 yılında 73 üniversite varken 2014’te bu sayı 176’ya çıkmıştır. 
 
Onlarca yıldır uygulanan üniversite harçları kaldırılmıştır.
 
Öğrenci af yasaları çıkarılmıştır.
 
Öğretim üyesi yetiştirme programının uygulanması ki aslında bu YÖK’ün yaptığı en uygun uygulamadır.  
  
Üniversitelerde öğrenci sayısının, kapasitesinin arttırılması gibi gelişmeler olmuştur.
  
Tabi yükseköğretim kurumunda kapasite artışı yaparken, bu artışın belli bir planlama çerçevesinde olduğunu ve fakülteler arası eşit paylaşım olduğunu söylemek biraz zor olacaktır.
  
Türkiye’de YÖK’ün tekrar yapılandırılması gerektiği konusunda hepimiz mütabığız.
  
Bizden önceki hükümetlerde de bizde de bu sorun sürekli karşımıza çıktı.
  
Sizlerinde bildiği gibi YÖK kanununu defalarca değiştirdik. Bu kanunu defalarca değiştirmemize rağmen, merkezi yetkileri üniversitelere vermiş olmamıza rağmen, halen bu kimseyi memnun etmiş durumda değildir.
  
Dolayısıyla 2547 sayılı kanunun ve buna bağlı YÖK sistemini yeniden ele alınması, kaçınılmazdır. Bu da hükümetimizin öncelikli sıralamasında yer almaktadır. Önümüzdeki dönemlerde bunu ciddiyetle ele alacağız. Üzerinde titizlikle çalışıyoruz. 
  
Burada olması gerekenler nelerdir?
  
YÖK’ün yetkilerin azaltılması, Planlamadan sorumlu bir kurum haline getirilmesi ve burada üniversite özerkliğinin, akademik özgürlüğün, üniversitelerin idari ve mali özerliklerinin arttırılması konularını da  dikkate almamız gerekiyor.
  
Yalnız belki bu zamana kadar dikkat edilmeyen fakat üstünde şiddetle durulması gereken, bir durum:
  
Yüksek Öğretim Sisteminin topluma karşı hesap verilebilirliğinin bir mekanizmasının kurulması gerekmektedir. Bunu da inşallah biz hükümet olarak önümüzdeki dönemde, ele alacağız. 
  
Kurulduğundan bu yana YÖK sisteminin maalesef bu sorunlarını çözemedik, öğrenciler zamanını sınava hazırlanarak geçirmektedirler. Ama Türkiye’de YÖK tartışmaları maalesef bitmedi. Niye bitmedi? Çünkü YÖK her zaman siyasal ve ideolojik kavgaların merkezinde oldu. 
  
Onun için bu tartışmalar ve sorunun çözümleri hep ya gölgelendi, ötelendi ya da iyileştirilmeden önü tıkandı.  
  
Mevcut itibariyle YÖK hala aşırı merkeziyetçidir. Zaten kuruluşu 12 Eylül dönemine dayanan böyle bir kurumun merkeziyetçi olması da kaçınılmazdır. 
  
Dünyada üniversiteler temelde, 3 amaca hizmet etmektedir.
  
Bunlardan birincisi bilim üretmek, üretilen bu bilim ve bilgiyi genç nesillere aktarmak, bi diğeri de toplumun ihtiyaçlarına çözüm üretmektir.
  
Biz dünya Yüksek Öğretimini incelediğimiz de, Amerikan modeli öne çıkıyor gibi görünse de aslında, belli bir model yok. Almanya, İşveç, Norveç’e baktığımızda, Çin Halk Cumhuriyetine, Polonya’ya, Japonya’ya baktığımızda belli bir model olmadığını görüyoruz. Ama neyi görüyoruz buralara baktığımızda? Bunların idari ve kalite yönetimine baktığımızda, fırsat eşitliğinin sağlandığını görüyoruz. Esnekliğin, özerliğin sağlandığını görüyoruz. Hesap verilebilirliğin sağlandığını görüyoruz. 
  
Peki neler yapmalıyız? Tekrar ediyorum
  
YÖK’ün yetkilerini azaltmalıyız. Eşgüdümlü planlamadan sorumlu bir kurum haline dönüştürmeliyiz. Rektörlük seçimleri büyük bir sıkıntı. Üniversitelerde çifte yaralara neden oluyor. Bunun önüne geçmeliyiz. Bir diğeri de ÖSYM’de iyileştirmeler yapmalıyız. Öğrencileri yarış pistine sokmadan sadece müfredattan ve bunun yanında sosyal etkinliklerin ve kişisel becerilerinin de dikkate alındığı bir sistemi geliştirmek zorundayız. Bunu muhalefet ve iktidar ile birlikte yapmak zorundayız. Çünkü bu bizim çocuklarımızın meselesidir. Bu sorunlar için ortak bir akıl oluşturmamız gerekiyor. 
  
Sözlerimi burada noktalarken 2015 bütçesinin hazırlanmasında emeği geçen herkese, teşekkürlerimi sunuyor. Ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. 
Saygılar..


Haber : 

Abone Ol