Başkan Posbıyık'dan İnönü ve Kubilay'a anma mesajı.

Abone Ol

Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık yazılı bir mesaj yayınlayarak;  25 Aralık 1973 tarihinde hayata gözlerini yuman Türkiye Cumhuriyeti 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve 23 Aralık 1930’da patlak veren Menemen Olayları’nda katledilen devrim şehidi Kubilay’ın ölüm yıldönümleri ile ilgili duygu ve düşüncelerini sundu. Posbıyık’ın mesajı şöyle:

“Türk Bağımsızlık Mücadelesi’nin en önemli isimlerinden biri olan, siyasetimizin önde gelen liderlerinden Millî Şef İsmet İnönü’yü ölümünün 38.yıldönümünde sevgi, saygı ve minnetle yâd ediyorum.
Askeri dehasını dünya toplumlarının kabul ettiği, Kurtuluş Savaşı döneminde Batı Cephesi’nde tarihî zaferlere imza atan Büyük Kumandan İnönü, 1908'de 2. Süvari Fırkası’nın kurmayı olarak ismini duyurduğu askerlik mesleğinde 31 Mart Olayı’nda (13 Nisan 1909) Hareket Ordusu karargâhında görev aldı. 1910'da 4. Kolordu kurmaylığına getirildi ve 1911'de Yemen Kuvayi Mürettebe Komutanlığı kurmayı ve 26 Nisan 1912'de binbaşılığa yükseltilerek Yemen Kuvayi Umumiye Komutanlığının kurmay başkanlığına getirildi. 1912 - 1913 yılları arasında Harbiye Nezareti'nde Başkomutanlık Karargâhı 1. Şube’de bulunan ve İkinci Balkan Savaşı'nda Çatalca Ordusu Sağ Cenah Komutanlığı kurmaylığına getirilen İsmet Paşa savaştan sonra da İstanbul Antlaşması'nın bağıtlanmasında Bulgarlar ile müzakere eden heyete askerî danışman olarak katıldı. 29 Kasım 1914'te kaymakamlığa yükseltilerek 2 Aralık 1914'te Genel Karargâh 1. Şube Müdürü olan İsmet Paşa 2 Aralık 1915'te 2. Ordu Kurmay Başkanlığına getirildi ve 14 Aralık 1915'te miralay (albay) oldu.

 

I. Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi'nde Kolordu Komutanı olarak, yıllar sonra Anıtkabir'de karşısına gömüleceği Mustafa Kemal Paşa ile birlikte çalıştı. Bir süre sonra İstanbul'a geri çağrıldı ve Halep'te 7. Ordu'nun oluşturulmasında görev aldı. 1 Mayıs 1917'de Filistin Cephesi'nde 20. Kolordu komutanlığına, 20 Haziran'da 3. Kolordu komutanlığına atandı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından az önce Sina ve Filistin Cephesi’ndeki Yıldırım Orduları Grubu'nun General Edmund Allenby karşısında uğradığı Nablus Bozgunu sırasında yaralanarak İstanbul'a dönen İsmet Paşa, 24 Ekim 1918'de Harbiye Nezareti'nde müsteşarlığa atandı. 29 Aralık 1919'da Paris Barış Konferansı'na hazırlık için kurulan komisyonda askeri müşavir oldu. 

 

Türk Ordusu Başkomutanı Mareşal Mustafa Kemal Paşa ve Batı Cephesi Komutanı Tuğgeneral İsmet Paşa Dumlupınar Meydan Muharebesi öncesinde 8 Ocak 1920'de Ankara'ya gitti ve kısa bir süre Mustafa Kemal Paşa çalıştı. 9 Nisan 1920'de de Mustafa Kemal'in çağrısı üzerine de İstanbul Hükümeti ile bütün resmî bağlarını kopardı. 23 Nisan 1920'de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) Edirne Milletvekili olarak katıldı. Albay İsmet Paşa, 6 Haziran 1920'de İstanbul'da divanı-harp tarafından gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı. 10 Kasım 1920'de milletvekilliği ve vekillik görevi saklı kalmak üzere Garp Cephesi(Batı cephesi) Kuzey Kesimi Komutanlığı'na atandı. Çerkez Ethem Ayaklanması'nın ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynayan İsmet Paşa Ocak 1921'de Birinci İnönü Muharebesi’nde Yunan ilerlemesini durdurunca 5 senedir bulunduğu albaylık rütbesinden MirlivaTuğgeneral rütbesine terfi etti. Sakarya Meydan Savaşı sırasında TBMM tarafından TBMM Reisi olan Atatürk'ün Başkomutanlığa getirilmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa'nın maiyetinde Tuğgeneral rütbesi ile bulundu ve Büyük Taarruz'dan sonra Mustafa Kemal tarafından ateşkes görüşmelerinde bulunmak üzere Mudanya'ya gönderildi.

 

Milli Mücadele'nin sonunu belirleyen Mudanya Mütarekesi görüşmelerinde (3 Ekim-11 Ekim 1922) Türk tarafını temsil eden İsmet Paşa, 26 Ekim 1922'de hariciye vekili oldu. Lozan görüşmelerinde murahhas heyetin başkanlığını yaptı; yeni devletin bağımsızlığını ve egemenliğini onaylayan, Sevr Antlaşması'nı ve Mondros Mütarekesini geçersiz kılan Lozan Antlaşması'nı imzaladı. Cumhuriyet'in İkinci dönem (1923-1927) TBMM'de Malatya milletvekili olarak bulunan İsmet Paşa, Fethi Bey'in (Okyar) kurduğu İcra Vekilleri Heyeti'ne bir kez daha hariciye vekili olarak girdi. 23 Ağustos'ta Lozan Antlaşması'nın TBMM'de kabulü, siyasal-diplomatik başarılarının en önemlisi oldu.

 

29 Ekim 1923'te cumhuriyetin ilanı ile sonuçlanan süreçte, Mustafa Kemal'le yakın siyasal işbirliği içindeydi. 30 Ekim'de Cumhuriyet'in ilk hükümetini kurdu ve aynı zamanda Halk Fırkası (Cumhuriyet Halk Partisi) genel başkan vekilliğini üstlendi. İsmet Paşa'nın ilk başbakanlık döneminde Cumhuriyetin ilk devrimleri yapılmaya başlandı. Öğretimin birleştirilmesi, halifeliğin kaldırılması ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kurulması (3 Mart 1924) bu dönemde gerçekleşti. 1926 yılında Orgeneral rütbesine terfi ettikten sonra askerlikten emekli oldu. Bu tarihten sonra, yeni devletin oluşumunda Mustafa Kemal ile birlikte en önemli siyasal kişilik olarak belirdi. 1934'te Soyadı Kanunu çıktığında Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, 1924'ten 1937'ye değin başbakanlık görevini aralıksız sürdürdü. Bu dönemde ülkedeki bütün önemli siyasal gelişmelerde; devrimlerin duyurulmasında ve uygulanmasında, iktisat politikasında Devletçilik ilkesinin kabulünde ve uygulanmasında, yeni devletin kurulmasında çok önemli rolü oldu. İnönü, Atatürk'ün ölümü üzerine 11 Kasım 1938'de TBMM tarafından cumhurbaşkanlığına seçildi. Bunun yanı sıra "kayd-ı hayat" şartıyla CHP genel başkanlığına da getirildi. CHP'nin 26 Aralık 1938'de toplanan I. Olağanüstü Kurultayı'nda partinin "değişmez genel başkan"ı seçildi ve kendine "Milli Şef" unvanı verildi. Cumhurbaşkanı seçilmesinden hemen sonra başlayan II. Dünya Savaşı (1939-1945) döneminde İnönü, ülkeyi savaştan uzak tutmaya çalıştı. Savaş yıllarındaki ekonomik ve toplumsal sıkıntılar ise dönemin unutulmayan mirası olarak kaldı. Varlık Vergisi uygulaması hayata geçirildi. Yine bu dönemde Hasan Ali Yücel'in öncülüğündeki Köy Enstitüleri kuruldu. Bu enstitüler yıllar sonra kapatılana kadar 20.000 öğrenci köy öğretmeni olarak eğitildi. Ayrıca cumhurbaşkanlığı döneminde müziğe özel yeteneği olan küçük yaştaki çocukların bu konuda iyi bir eğitim almasını sağlamak için çıkardığı Harika Çocuklar Yasası ile İdil Biret ve Suna Kan gibi sanatçıların yetişmesinde önemli rolü oldu. Siyasi yaşamında da birçok ilkin ve yeniliğin gerçekleşmesinde öncü olan İsmet İnönü, ilk Devlet Araştırma Kütüphanesi ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'nun kurulması, planlı ekonomiye geçiş, 5 yıllık kalkınma planları, sendikalar, grev ve toplu sözleşme yasalarının çıkarılması, Ankara Antlaşması ve takip eden sene Ortak Pazar üyeliği, SSCB ile iyi ilişkiler kurulması, Milli İstihbarat Teşkilatı yasası ve düzenlemesi, Milli Güvenlik Kurulu'nun başlangıç ve geliştirilmesi, Türk ordusunun çağdaşlaştırılması; İran ve Pakistan ile birlikte bölgesel kalkınma organizasyonunun kurulması, Avrupa ve Orta Asya memleketlerini bağlayan mikrodalga radyo iletişim ağı kurulması, Devlet İstatistik Enstitüsü ile Turizm Bakanlığının kurulması, Güneydoğu Anadolu'nun kalkınma ve geliştirilmesi planları, Basın Yayın Yüksek Okulunun ilk kuruluşu İsmet İnönü'nun başbakanlık ve Cemal Gürsel'in cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde gerçekleştirildi.

 

Ülkesine ve milletine adadığı hayatının özeti bile bu kadar uzun anlatılabilen değerli siyaset adamı İnönü, mirasları ve öğretileriyle bugün bile adından saygıyla bahsedilen bir lider olarak başarılı ve iyi örneklerden biridir. Türk sayasal yaşamının bugün geldiği noktada yadsınamaz emek ve katkıları olan bu büyük insanı en kalbi duygularımla ve saygıyla anıyorum.

 

Türk tarihi açısından en önemli tarihlerden biri de kuşkusuz 23 Aralık’tır. Menemen’de 23 Aralık 1930’da yaşanan şeriat yanlısı ayaklanma ve meydana gelen Cumhuriyet karşıtı olayda yedek subaylığını yapmakta olan öğretmen Kubilay şeriat isteyenler tarafından hunharca katledildi.
7 Aralık 1930’da 6 müridiyle Manisa’dan yola çıkan Derviş Mehmet, 23 Aralık sabahı, gün doğarken Menemen’e girmiş ve Belediye Meydanı’nda şeriat ilan etmeye kalkışmıştı. Silahlı olan asiler bir müfrezenin başında olaya müdahale eden yedek subay Asteğmen Kubilay’ı hemen ardından da Hasan ve Şevki adındaki iki mahalle bekçisini katletmişlerdi.
Kubilay ve görev arkadaşlarının katledilişi, bugün bile aynı karanlık düşünceyi hayata geçirmek isteyenlere karşı ulus olarak dimdik ayakta durup Cumhuriyetimize ve ulu önderimiz Atatürk’ün ilkelerine sıkı sıkıya sarılmamız gerektiğini gerçeğini ortaya sermektedir. Kubilay’ın akıtılan kanı ve bu değerli vatan evladının ismi, hiç kuşku yoktur ki bugün sahip olduğumuz en önemli manevi güçlerden biridir.
Bu duygularla Kubilay’ı ve onun şahsında tüm devrim şehitlerimizi saygı ve minnetle yad ediyorum.


Haber : 

Abone Ol