Kdz.Ereğli

Basın ahlakı çöktü!

Yeni Ufuk’un Görüşü

Abone Ol

Ülkemiz,toplumu ayakta tutan tüm değerlerin yozlaştığı bir süreç içinde…Ahlak erozyonu yaşıyoruz…

Artan kadın cinayetleri,çocukları da kapsayan cinsel saldırılar,uyuşturucu olaylarının patlaması,vurgun-talan,karşıt düşüncelere karşı kaba kuvvete başvurulması,topyekun demokratik değerlerin ayaklar altına alınması ahlaki çöküntünün belli- başlı göstergeleri.

Basınımız da bundan nasibini aldı.Basının görevleri arasında ahlaki çöküntüyle mücadele etmek de varken,bugün tam tersi,ahlaki çöküntünün tetikleyicisi haline geldi basın!

Bir genelleme yapmak gerekirse,mesleğin olmazsa olmazı olan etik değerleri ayaklar altında!

İftira,yalan,ajitasyon,tehdit,şantaj,ikiyüzlülük,manipülasyon,komploculuk,vb.denizinde yüzüyor”ulusal”basın!Bir kaç istisna bu çirkin tablonun temel renklerini değiştirecek güçte değil.Onlar,olsa olsa,ötekilerdeki ahlaki çöküntüyü açığa çıkaran bir turnusol işlevi görüyorlar…Bu da çok önemli elbette.

Mesleki-ahlaki çöküntü,son zamanlarda,yerel basında da izdüşümünü buldu:

Yalan,iftira,hakaret,çamur atma,biçimlerinde gözlenen saldırganlık,yerel basını da kirletmeye başladı.

Birkaç namuslu ve cesur kalem dışında,basın ahlakının ayaklar altına alınmasına tepki veren de yok ne yazık!

Daha da kötüsü,kirliliğe el altından materyal(!)sağlayanların,en azından el ovuşturanların bile olduğu iddiaları kulislerde yankılanıyor…

Ayrıca,saldırganlara maddi destek sağlayanların da olması,ahlaki çöküntünün kurumsallaşma eğrisi içine girdiğini de gösteriyor!

Vahim bir tablo bu!

Ahlaksızlığa,sahtekarlığa ödül vermek,onları teşvik etmek anlamına gelir.Bu yol,çıkmaz yoldur.Şantaja/baskıya boyun eğerseniz bunun peşi gelir;bir daha yakanızı kurtaramazsınız onlardan!

Ahlaksızlık karşısında,”bana dokunmayan bin yaşasın”mantığına sığınmak da çıkar yol değildir;korkaklıktır,sorumsuzluktur.Çünkü pislik bir gün sizin üzerinize de sıçrayabilir!..

Biliyoruz…

Kaçak,sinsi,korkak,göndermeli,mertlikten yoksun ahlaksızlıkla mücadele etmek kolay değil.Yargının da yeterli desteğini göremiyorsanız çok zor hatta…

Çünkü onların kulvarında ve onların diliyle mücadeleye girişmenin başarı şansı yoktur.Aksi bir tutum,yengeç sepetine benzer:İçine girersiniz,ama çıkamazsınız!

Tek çare kalıyor geriye:Bireysel müdahale! Ama o bizim yöntemimiz değil.Kaldı ki onlar da onu istiyor zaten! Böylece “mağdur” dan şöhret çıkartmak için!..

İpe sapa gelmez yalanlar ve iftiralarla donanmış saldırganlıklar karşısında susmamızın nedeni bu!

Havuz olayından biliyoruz…

İktidar yanlısı medya,önemli muhalif aktörleri yıpratmak,itibarsızlaştırmakla görevli…

Bunun en somut örneğini şu sıralar İmamoğlu’na yönelik yıpratma kampanyasında görüyoruz.

Yerel basındaki saldırganlığın altında da bu yatıyor:Etkin/muhalif kalemleri itibarsızlaştırma!..

Bunun için kullanılan enstrümanın hiç bir önemi yok.Psikolojik bir vak’a da olabilir, trol da!... Bir proje olma olasılığı da var ayrıca…

Bu gibi tiplerin ortak özelliği,iplerini başkalarının tutmasıdır!

Peki kim onlar?

Tahmin ediyoruz,ama emin değiliz,araştırıyoruz….

Suskunluğumuzun bir nedeni de,arka plandaki oyuncuların kimliklerinin henüz netleşmemiş olması…

Tahminlere dayalı suçlamalarda bulunma basın etiğine aykırıdır.

Geri plandaki aktörleri net olarak saptadığımız gün,konuşma sırası bize gelecek!...

Yeni Ufuk


Haber : 

Abone Ol