Alaplı

Aşı karşıtlığı…

Yeni Ufuk’un Görüşü

Abone Ol

 

Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada Covid 19 eksenli aşı karşıtlığı ciddi bir sorun haline geldi.

Bizdeki aşı karşıtlığı tek bir argümana dayanmıyor, çok boyutlu.

Gerçi itirazların çoğu ipe-sapa gelmez şeyler. Bunların en bilineni (!) Yeniden Saadet Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın hücre çekirdeği teorisi. Buna göre, Mrn aşıları hücre çekirdeğine giriyor, bu yüzden insanın doğasını değiştirebilecek özelliğe sahip. Erbakan, buradan kalkarak, aşı olan kadınların 3 kulaklı, 5 gözlü yaratıklar doğurabileceğini ileri sürüyor.

Benzeri bir yaklaşım da, küresel güçlerin “aşı yoluyla insanların içine”cip yerleştirdikleri şeklinde. “Bizi robotlaştırmak istiyorlar” şeklinde en özet ifadesini buluyor.

Başka örnekleri de olan bu paranoyal/fantastik iddiaların dışında ciddiye alınabilecek iki itiraz var. Birisi, “Milli Görüşçü” gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak’ın geliştirdiği teori, öteki de solcuların, “aşıya değil faşizme karşıyız” itirazları.

Dilipak, “Milli Görüş”ün şu anki “kalesi” olduğu savındaki Yeniden Saadet Partisi’nin Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın “üç kulaklı, beş gözlü yaratıklar” teorisine sıcak bakmıyor. Pandemi ile aşı olayına bir tür “emperyalist oyunu” şeklinde, daha somut bir ifâdeyle Bill Gates Vakfı’nın oyunu olarak yaklaşıyor.

Bir kısım solcu ise, gerçekte aşıya değil, aşı dayatmasına karşı olduklarını bu yüzden aşı olmadıklarını ileri sürüyor. Bu aşırı özgürlükçü tavrın dayandığı bilimsel bir argüman yok, siyasal bir itiraz bu sadece.

Bu görüşün bir varyantı da, insan haklarına müdahaleyi öne iten itiraz. “Bedenim üzerinde tasarrufta bulunma hakkı sadece benimdir” şeklinde ifâdesini buluyor.

Biz Yeni Ufuk olarak Covid 19’a karşı aşı olunması gerektiğini savunuyoruz. Ama önyargılı da değiliz.

Her görüşe açığız. Soruna şöyle yaklaşıyoruz: ortada bir salgın gerçeği var. 4 milyonu aşkın insan öldü, Türkiye’deki toplam ölüm sayısı 50 bin civarında. Hastalık insanların kitle halinde ölümlerine yolaçan somut bir olgu çoktandır. Bunun dışında tedavisi de yok. Çünkü virüse karşı ilâç geliştirilemedi. Elde kalan tek silah, aşı !

Şunu kabül ediyoruz:

Âlelacele bulunan aşıların zaman içinde ne gibi yan etkiler yaratacağı bilinmiyor. Çünkü bu konuda ciddi araştırmalar yapılmadığı gibi, aşı çalışmalarının üzerinde çok fazla zaman da geçmedi.

Ama yine de, kitlevi ölümlerin önüne geçecek tek silaha sırt dönmek, bilime gereken saygıyı duymamak, bireysel sorumluluk duygusundan yoksun olmak anlamına geliyor. Tam gerçeğe ulaşılamayan koşullarda en mantıki yanı kabullenmek zorunlu hâle geliyor.

Şuna kesinlikle karşıyız ama.

Aşı zorlaması, insan haklarına aykırıdır. Kaldı ki ters bir sonuç vermesi halinde, zorlamanın vicdani ve hukuki sorumluluğunu üstlenecek kimse de yok ortada !

Aşı olmak isteyen olur, istemeyen olmaz. Demokrasilerde bireyin kendi bedeni üzerindeki tasarruf haklı saklıdır.

Yeni Ufuk

 


Haber : 

Abone Ol